anfilerde ders gördüğümüz zamanlarda düştüğüm tuzak.
can sıkıntısının zirve yaptığı ders anında hoca "dinlemek istemeyen çıkabilir." deyince dua ede ede pılımı pırtımı toplamış çıkıyordum ki birden arkamdan "adama bak utanmadan çıkıyor, böyle şey mi olur" lafını duymuştum. ulan kapı kolu elimde geri mi dönsem yoksa çıksam mı mal gibi ortada kaldım. hoca bana bakıyor ben ona bakıyorum. o an şemsiye kuralını hatırladım ve yoluma devam ettim. adamın bir dönem boyunca girdiği tek dersmiş ne ben onu bir daha gördüm ne de o beni. arada sırada duyarım hala beni anarmış.