uzun süren o kasvetli otobüs yolculuğunun ardından yarım saatlik bir yol yürüyüşü yaparak ulaştık 30-40 hanelik köye. bizim için önemli bir röportaj ve araştırma olacaktı, bluevelve ın çocukluğunun geçtiği köydeydik işte. köye girdiğimiz sırada ikindi ezanı okunuyordu, köyün meydanında bulunan kahvehaneye girdiğimizde ortalıkta bir kaç tane genç insan dışında kimse yoktu, birer çay içtik ve tv ye bakarak vakit geçirdikten sonra ikindi namazından çıkan köyün ileri gelenleri bize merhaba diyerek etrafı canlandırmaya başladılar. merhabalaştıktan sonra ki elbette yabancı olduğumuzu biliyorlardı hemen onlara neden burada olduğumuzu anlattık. vakit geçirmeden işimize koyulduk; köyün en yaşlı kişisi olan fazıl amcaya sorduk.
- bluevelve hakkında ne biliyorsunuz ? onun hakkındaki düşünceleriniz nedir ? onun burada geçirdiği yıllardaki sosyal çevreyle olan ilişkilerini bize anlatabilir misiniz ?
fazıl amca cevaben:
bak yavrucum bu bluevelve'ın doğduğu günü bile hatırlıyom ben, anası 11 ayda doğurdu bu çocuğu. herkesin bebesi gibi duruyordu en başta sonra büyüdükçe bu tuhaflık olduğunu biz de anlamaya başladık, daha barnak gadar çocuktu eline alır sapanı köyün imamını taşlardı, yapma oğlum yapma evladım dinlemezdi meğersem hoca kuran kursunda bunu iyi bir pataklamış zaten ne olduysa o günden sonra oldu bu çocuğa. büyüdükçe git gide tuhaflaşmaya başladı; senenin birinde kurban bayramının arefesinde sen git bir gece yarısı kurbanlık hayvanların iplerini çöz bütün hayvanları dışarı sal, sorduk kendisine hayvan keserek bayram eden bir dini aklım almıyor cevabını vermesin mi bize, şok olduk. babası köylünün yüzüne bakamaz oldu, e haliyle utanıyor adamcağız. artık bu çocuğu böyle kabullenmek zorunda kaldık ama babası dayanamadı evlatlıktan ret etti, ondan sonra köyü terk ettiğini duyduk, daha 14-15 yaşlarındaydı o zamanlar, şimdi çok ünlü bir yazar olmuş diyorlar. kendisini her zaman köyümüze bekleriz, beni görse kesin tanır, az kulağını çekmedim ama fazla canını yakmazdım tabi...
- peki siz adem bey o'nun ilkokul öğretmeni olduğunuzu söylediniz, okul içerisindeki davranışları nasıldı ? yani bir öğretmen gözüyle nasıl bir öğrenciydi? biraz anlatır mısınız ?
öğretmen adem bey cevaben (kayıt):
agresif bir öğrenci olduğu söylenemezdi, ancak yüz ifadesi her zaman sertti, pek gülmezdi. derslerde sözlü olarak katılmazdı ancak yazılılarda bir hayli döktürürdü; kendisine ekstra 10 sayfa yazılı kağıdı verirdik. veli toplantısında gündemi hep bu çocuk oluştururdu, bazı veliler kendi çocuklarından uzak tutulması yönünde telkinler yapardı bizlere. zeki bir öğrenciydi ateist oldu yazık etti kendisine. din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf tutulan tek öğrenciydi okulda.
bu bir kaç söyleşiden sonra bluevelve'ın doğduğu büyüdüğü eve gitmek istediğimizi söyledik ve genç bir çocuk rehberliğinde o eve gittik. ev çok sakin gözüküyordu, kapıya doğru yaklaştık ki o sırada pencereden bize bakan birisiyle göz göze geldik ve içerideki o adam bizi görür görmez perdeleri çekti ve hızla uzaklaştı pencereden, açıkçası biraz korkmuştuk bu durumdan. kapıyı nazik bir şekilde çaldık ancak bir türlü açan olmadı, üstelemeye devam edince kapının arkasından bir ses geldi; siz kimsiniz ne istiyorsunuz şeklindeydi o ses. yazar olduğumuzu ve yazı dizimiz için bluevelve hakkında bir kaç bilgi almak istediğimizi söyledik ancak aldığımız cevap 'gidin buradan bizim öyle bir çocuğumuz yok' şeklinde oldu. tam bir umutsuz vaka haliydi derken hemen yan tarafta bulunan evin yakınında bir kadın bize seslendi 'onlar kimseyle konuşmazlar boşuna çabalamayın' diye seslendi bize, bunun üzerine o kadının yanına yaklaştık, bize gayet sıcak davrandı evine davet etti, ona da sorduk.
- siz tanıyor muydunuz bluevelve'ı ?
kezban teyze cevaben (kayıt):
ahhh yavrum tanımaz olur muyum, ufacık çocuktu çok severdi beni zaten komşusuyduk, sık sık görürdü beni. onu bu hale getirenler utansın, pırıl pırıl bir çocuktu, aklına girdiler zavallının...
evet bu kadar araştırmanın ardından günü birlik yaptığımız bu ziyaretimizi sonlandırdık ve dönüş yoluna koyulmuştuk.