Türban değildir. Baş örtüsünü babannelerimiz, annannelerimiz de takardı. (Din, dini sömürenler ortaya çıkmadan önce de vardı. Çünkü büyüklerimiz dini sömürücülerden öğrenmezdi.) Ancak hiçbiri siyasal bir simge olarak baş örtüsü takmazdı. Çenenin altında bir düğüm atıp bırakırlardı. Şekilcilik gibi gelmesin ama bugün türban takanlar ya aile baskısıyla, ya cumhuriyet karşıtı bir simge olduğunu bilmeden, ya da tamamen bilerek takıyorlar.
EDiT: Bu ülkede özgürlük adı altında türbanı savunan siyasiler ve onlara kendi özgür iradeleriyle oy veren insanlar şunu görmüyor mu: Ulaştırma bakanı Binali Yıldırım kendi eşini masada erkekler var diye başka masaya yolluyor. Kadıncağız da orada tek başına yemek yiyor. Bu mudur istenen özgürlük?
Neden geri kaldık diye soranlara Atatürk'ün güzel bir yanıtı vardır:
"insan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?"