can yücel

entry1111 galeri video7 ses2
    277.
  1. yeni yeni bitme zamanlarımda okuldan kaçıp dedemlerin oturmuş olduğu eski datça mahallesine giderdim. otostopla gitmenin vermiş olduğu heyecan ve kendimin büyük olduğunu hissetme çabaları... taş kaplı dar yolların vermiş olduğu soğukluk ve oradaki fazla insanı tanımayışımın vermiş olduğu korkuya eklenen bir evin verandasındaki ak sakallı dede;

    masa başında güne bakan çiçeklerinin arasında kaybolan, saçı sakalına karışmış, bıyıkları maltepe sigarasından sararmış, patlıcan burunlu, elinden kalem ve karalama kağıtlarını eksik etmeyen dedevari birinden korkuyorum. o evin önüne geldiğim zamanlarda ayaklarım kıçımı dövmece hızlı hızlı koşuyorum. zamanla farkına varıyor ve '' ne diye korkuyosun ki? suç mu işledin? '' diye laf atıyor. yüzüne bakıp sadece kafamı yana doğru bilmem işareti yapıyorum ve yanına gidiyorum. üzerinden çıkarmadığı tiftik tiftik olmuş yeleği sanki en değerli hazinelerinden birisi gibiydi. yanı başında bulundurduğu şarap şişesi sevgilisi olsa gerek derdim. o yıllarda bende kaçamak alkol alıp bunu bir meziyet sanıyordum ve patlıcan burunlu amcanın yanına bir şişe şarapla gidiyordum. '' yapma bea evlat, hadi anladık okuldan kaçıyosun ne diye şarapla geliyosun '' derdi. ee üzüm üzüme baka baka kararmış derdim ki ardından ''bizimkisi itle yatan bitle kalkmaya benzer evlat'' derdi. ''evin'' neyimize yetmiyoda gidip bol etiketli mantarlılardan alıyosun sözünüde cümlenin kıçına yerleştirirdi.

    o yaşlarda kim olduğuna dair bir bilgim yoktu ve kendisine de sorulmayınca kendiyle ilgili cevaplar vermezdi. o yüzdendir benim ona patlıcan burunlu amca deyişim. meğersem o can yücelmiş.

    kalan canlar sizindir.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük