kadının zalimliği, uğrunda mücadele ettiği değerler yüzündendir ve bunu anlamak için tilkiyle kunduzun hikayesini hatırlamak yeterlidir.
"ormanda her şey yolunda, tüm ahali orman kafasına göre takılmaktadır. derken bir gün tilki kunduza kafayı takar. kıstırsa bir tenhada binecek ensesine. kulaktan kulağa yayılır bu husumet, orman sakinleri beklemeye başlar. akşama sabaha tilki kunduzun postunu getirip atacaktır ortaya. çünkü bir tarafta tilki vardır, güçlü, hızlı, kurnaz. diğer tarafta ise kunduz. yumurta kabuğu kadar canı vardır.
sonra bir gün, tan yeri yeni ağarmaya başlamış, safak yeni yeni sökmektedir. orman yeni yeni uyanırken hayvanlar bir bakarlar, ormanın ortasında bir kan gölü. koşarlar hemen, hepsinin şaşkınlıktan ağzı açık kalır. yatan tilkidir. ölümcül yaralar ile kendi kanında boğulmak üzeredir. kaldırırlar ayağa, yıkılır tilki her defasında. pişman gözlerle uzaklara bakmaktadır sürekli. baktığı yerde de kunduz vardır. onda da yaralar vardır ama gözlerindeki kudret herkesi korkutmaya yetmiştir.
orman sakinleri olanlara inanamaz. imkansızdır bu. yaşlılar hemen aslana koşarlar ve durumu anlatırlar. olmayacak bir şeyin olduğunu, bunun mümkün olmadığını ve bu işte bir bit yeniği olduğunu söylerler.
aslan görmüş geçirmiş bir hayvandır ve diğerlerine şaşılacak bir durum olmadığını söyler. hayvanların tepkilerinden sonra olayları anlayamadıklarını farkeder ve kısaca özetler.
kunduzun zaferine şaşırmayın diye başlar lafa. diğerleri şaşkın bir fiadeyle kendisini izlerken tek bir cümleyle açıklayıverir durumu;