evet efendim takana nur indiren, gül kokusu bahşeden, insanın iliklerine kadar işleyen bir ferahlık getiren, mukaddes dinimizin emri olan türbanın, yurtdışında türkiye'nin sembolü olması durumudur. bakın bir örnek ile açıklayacağım;
kutsal emanetleri ziyaret ettiğimden dolayı, sık sık avrupa yakasına geçerim. gene bir gün avrupa yakasında bir hocamızı dinledikten sonra kutsal emanetleri ziyaret etmeye gittim. içeri girdiğimde fotoğraf yasak olduğu için, kutsal emanetlerden yükselen parıltı ve yeşil bir ışık huzmesinin resimlerini çekemedim. hoş çekemezdim zaten. çünkü o nurdu. resmen allah tarafından gönderilen, sadece müslümanların görebileceği bir ışıktı. hülasa bu ışığa doğru bakarken gözlerimden, gökyüzünün şimşek çakması gibi bardaktan boşalırcasına gözyaşları döküldü. sonra orada kutsal emanetlerimizi merak eden bazı turist bayan ve erkekler yanıma gelip, bir anda allah tarafından türkçe öğrenerek;
neden ağlıyorsun gül yüzlü kardeşim, şükredin ki kutsal emanetlerinize sahip çıkacak bir başbakanınız var.
lafı uzatmak istemiyorum, bir kaç sorum olacak dedi. neden burayı ziyaret eden türk kadınları türbanlı değil? dedi.
cevab veremedim. verecek cevabım yoktu çünkü. işte avrupa bizi nur yağdıran türban ile tanıyordu. ben ise beni zor durumda bırakan bu insanlara allah'ın akıl fikir vermesi için dua ederek zikir çekerek evime geldim.