üç tür bellek vardır:
1. duyusal kayıt
2. kısa süreli (işleyen bellek)
3. uzun süreli bellek
-anısal bellek
-anlamsal bellek
-işlemsel bellek
olmak üzere üçe ayrılır.
1. (bkz: duyusal kayıt): kpss eğitim bilimleri çalıştığım (bkz: pegem a)yayıncılığın öğrenme kitabında bu konu çok güzel benzetmelerle anlatılmış. ben de oradan anladıklarımı yazacağım:
şimdi biz bilişsel sistemimizi üniversite kampüsüne benzetirsek, duyusal kayıt bizim okulumuzun nizamiyesi olacaktır. bu nizamiyeye herkes gelebilir ancak herkes içeri giremez öyle değil mi? bu yüzden duyusal kayıt kapasitesi sınırsızdır. duyusal kayıtın diğer özellikleri ise şöyledir: süresi çok kısadır (ortalama yarım saniye) ve yalnızca dikkat edilenler kısa süreli belleğe geçer denilebilir.
duyusal kayıt örnek vermek gerekirse, elimizi gözümüzün önünde sallamamız ve bir iz görmemiz, ya da bir nesneye uzun süre baktığımızda gözümüzü kapattığımızda bir süre daha o resmi görmeye devam etmemiz gibi.
2. (bkz: kısa süreli [işleyen] bellek): kampüse geldik, nizamiyeden içeri girdik ve karşımıza ilk olarak kısa süreli bellek adında bir bina çıktı. bu bina iki katlı bir bina. birinci katında bilgiler kısa süreli olarak saklanırken diğer katta da bilişsel işlemler yapılmaktadır.
kısa süreli belleğin bilgi saklama işlevi sınırlı sayıda bilginin kısa bir süre saklanmasını sağlar. yani kısa süreli belleğin duyusal kayıttan farkı kapsitesinin ve süresinin sınırlı olmasıdır. kısa süreli bellekte saklanabilecek bilgi 5-9 arası birim bilgidir. yani ortalama 7 birim bilgiyi saklayabiliyoruz.
kısa süreli belleği bir ipliğe boncuk dizmeye benzetebiliriz. ipliğimizin boyu yalnızca yedi boncuk alacak kadar. her yeni bir boncuk eklemek istediğimizde ilk boncuğumuz düşecektir. kısa süreli bellekte de böyle olur. kapasite dolduktan sonra, yeni gelen bilgi,en önceki bilgiyi siler.
biraz önce dedik ya kısa süreli belleğin kapasitesi ortalama 7 birim diye. şimdi mesela bir arkadaşımız bize yeni telefon numarasını veriyor. biz eğer amerikalılar gibi her bir numarayı ayrı ayrı kodlamış olsaydık kısa süreli belleğimizin kapasitesi dolmuş olacaktı.
ancak, bu telefon numarasını, 4- 3- 2- 1- 4 -7 -4 şeklinde birer birim olarak almak yerine; 432-14-74 şeklinde alırsak belleğimizde üç yer işgal etmiş olacağız.
kısa süreli belleğin bellekte kısa bir süre kaldığından bahsettik lakin bu sürenin ne kadar olduğunu söylemedik. bu süre 20 saniye kadardır efendim.
eğer bu yirmi saniye içerisinde bir bilgi çeşitli şekillerle uzun süreli belleğe aktarılıp depolanmaz ya da tekrar yapılmazsa bilgi yirmi saniye içerisinde yok olmaktadır. böyle olmasının sebebi de yeni gelecek bilgilere yer açılması gerekliliğindendir.
kısa süreli belleğe hem duyusal kayıttan hem de uzun süreli bellekten bilgi gelir ve her ikisinin de işlenmesi burada gerçekleşir. bu nedenle ortaya temel olarak dört işlem gerçekleşmektedir:
- duyusal kayıttan gelen bilgi işlenerek tepki üreticilere gönderilir ve performans ortaya konur. örneğin arkadaşımızın bize verdiği telefon numarasını ararız.
- duyusal kayıttan gelen bilgi işlendikten sonra uzun süreli belleğe gönderilerek depolanır. örneğin; arkadaşımızın verdiği telefon numarasını ezberleriz.
- uzun süreli bellekten gelen bilgi işlenerek tepki üreticilere gönderilir ve bir performans ortaya konur. örneğin, ezberlediğimiz telefon numarasını hatırlayıp arama yaparız.
- uzun süreli bellekten gelen bilgi işlenerek yeniden uzun süreli belleğe gönderilerek depolanmaya devam eder. örneğin, yanlış hatırladığımız telefon numarasını düzelterek tekrar ezberleriz.
3. (bkz: uzun süreli bellek): şimdi de kısa süreli bellek binasından çıktık ve karşımıza kocaman bir bina geliyor. burası kampüsün kütüphanesi. yani uzun süreli bellek binası. burası gerçekten bir kütüphane gibi bilgilerin uzun süreli olarak saklandığı, depolandığı yerdir.
*** uzun süreli belleğe kaydedilen bilgiler hiçbir zaman yok olmamaktadır. bir bilgi uzun süreli belleğe ulaştığı zaman artık hep burada kalır. işte bu yüzden reel anlamda uzun süreli bellekte bir unutmadan söz edemeyiz. unutma denilen olay asıl olarak buradaki bilginin bulunup geri getirilememesidir.***
ayrıca uzun süreli belleğin de kapasitesi sınırsızdır. burada sayılmayacak kadar çok bilgiyi saklamak mümkündür. hatta kitap şöyle diyor: bir insanın uzun süreli belleğini doldurabilmesi için milyonlarca yıl yaşaması gerektiği tahmin ediliyor.
uzun süreli bellek binası, yani kampüsümüzün kütüphanesi üç katlı bir bina. en alt katta anısal bellek , ikinci katta anlamsal bellek ve en üst katta da işlemsel bellek bulunmaktadır diyebiliriz.
- (bkz: anısal [epizodik] bellek): burada adından da anlaşıldığı gibi anılarımız saklanmaktadır. bizim için önemli olan olayları ve günleri düzgünce dosyalar ve yerleştirir gerektiğinde hiç zorlanmadan çıkarır önümüze koyarız. ama bizim için önemli bir değere sahip olmayan şeyleri ise kütüphanemizin en ücra, karanlık köşelerine atar, ya da bir dosya adı vermez kaybederiz....
-(bkz: anlamsal [semantik] bellek): kütüphanenin ikinci katındaki bubellekte bilgilerimiz bulunmaktadır. öğrendiğimiz kavramlar, olgular vs. örneğin okul yaşantımızdaki derslerde öğrendiğimiz bilgileri buraya yerleştiririz. aynen anısal bellekte olduğu gibi bizim için önemli olan bilgileri daha rahat hatırlarız.
-(bkz: işlemsel [prosedüral] bellek): burası da kütüphanenin üçüncü katı ve deyim yerindeyse psikomotor hareketlerimizin saklandığı bellektir. herhangi bir şeyin nasıl yapıldığı buradadır. örneğin tenis nasıl oynanır buradadır, nasıl yürünür vs.