bizzat nato'da askerlik yapmış birisi olarak şunu söyleyebilirim, türk askeri tamamen bilinç ve şuurunu komutanının ağzından çıkacak emirlere odaklamıştır ve asla aksi bir harekette ya da displinsizlikte, laçkalıkta bulunamaz. amerikalı ise, komutanının emrini sorgulayabilecek ve icabında laçkalaşabilecek konumdadır. en klasik örnek olarak bizzat yaşadığımız olay, biz her gün koşular, talimler ve o haftayla ilgili eğitimler yaparken, onlar ana binada ps3 oynamaktaydılar.
bizim tümgeneral bir yoldan geçerken, yüzünde en sertinden bir ifade, etrafında astsubay ve subaylar pervane, o yolda bulunan tüm canlılar ki buna uçan kuşlar da dahil, dimdik ve hareketsiz dururlarken, amerikalı korgeneral ki kendisi bizim tümgeneral'in de komutanıydı, geçerken böyle tek başına, koltuğunun altında kargodan aldığı kutusu ve yüzünde bir gülücükle geçerdi.
siz bir asker olarak amerikalı tuğgeneral ile şakalaşabilecek derecede samimi olurken, asla bir türk teğmenle dahi bu derece samimi olamazsınız.
ancak amerikalılar en iyi imkanlarda ve şartlarda askerlik yaparken, bizler onların yedikleri yerlerden, içtikleri içiceklerden ve bulundukları yerlerden tamamen uzak ve onlara nazaran bariz kötü şartlarda askerlik yaptık, yapıyoruz. bunları bizlere yasaklayan da kendi öz komutanlarımızdı. hani kendilerine değil bu yasak, sadece onlara emanet edilen biz türk askerlerine...
(bkz: based on a true story)
(bkz: nato hava unsur komutanlığı güney saha komutanlığı)