gitmek istiyorsun...git! sana kal dememi bekleme, demem...hatta hemen git, fazla sevdirmeden kendini ve yüreğimde mülteciyken daha, çok da tutunmamışken hayatına, hiç bekleme, git! yarım kalmış bir rüyaydı derim, bir yıldız daha kaydı derim. hırçınlaştırır sanma bu ayrılık beni, önemsizmiş gibi yapar küllerimden yeniden doğarım. işte o an, seni kaderimden kalanlarla yaşarım. Sen git! biran önce topla eşyalarını ve git! gitki bitsin aramızdaki bu husumet, bitsin içi geçmiş iç kanama nöbetlerim. hadi git! ne bekliyorsun git! boşuna bekleme, heyecandan terleyen ellerimizi hatırlatmayacağım sana, tenhadaki öpüşleri, kaçışları, titreyen bacakları, okşamamı saçlarını sana anlatmadan kurutacağım. artık git! uzayan vedalaşmalar kalbime vuruyor, acele et! al bendeki herşeyini; kalbim dahil al ve git...Git! git de, giderken sana son sözüm; sen yokken bende, sensiz ilk günahımı gene seninle işliyor olacağım. o günahın içinde seninle kaybolacağım. ne zaman birini sevsem aslında hep sende boğulacağım. şimdi git! nasılsa ben alışkınım yokluğuna...git!
git(me!)!