Küçük çocuk annesine sordu:Anne sağ ne demek? Anne bir süre düşündü ve yanıt verdi:
Sağcı; dedi, öncelikle hiçbir şeyi merak etmeden sana verilen bilgiyle yetinmektir. Sana sus denildiğinde susmak, konuş denildiğinde konuşmaktır.
Sürekli kendini yetersiz hissetmektir. Kendini sürekli başkalarının peşinden giden biri kılmaktır. Geceleri sırlarını paylaşacak bir yıldızın varlığından habersiz olmaktır.
Toplama kamplarının bacası sürekli tüterken, 'Bizim o kamplarda yaşananlardan haberimiz yoktu' demek ikiyüzlülüğünü göstermektir. Sokakta kocaman bir adam küçücük bir çocuğu döverken hiç ses çıkarmadan oradan koşarak uzaklaşmak demektir.
Büyük alışveriş merkezlerinde özürlüler için ayrılmış otopark alanına büyük bir pişkinlikle park etmek, 'Neden oraya park ediyorsun, orası özürlüler için' diye soran birine de, 'Ben de kafadan sakatım' diye gülerek yanıt vermektir.
Kahve sohbetlerinde, memleket durumları konuşulurken, 'Kardeşim bu memlekette üç beş kişiyi asacaksın, bak o zaman her şey nasıl şak diye biter' yollu fikir yürütmektir. 18 yaşından küçük çocukların yaşlarının büyütülüp idam edilmesine neden olan askeri darbe başkanının yaptığı resimleri hâlâ yalakalık olsun diye almak demektir.
Grev yapan işçiler için, 'Canım bunlar da çok oluyor artık, dünyanın parasını alır gene de doymazlar' cinsinden düşünce üretmektir. Mangal keyfi için orman içinde ateş yakmak ve yangın çıkartmaktır. Evinin içini tertemiz yapıp, kapının önünün b... götürmesini önemsememek; hastanelerde ameliyattan yeni çıkmış bir hastanın yanında fosur fosur sigara içmektir. 'Kadınların saçı uzun aklı kısadır' sözünü pek bir sevmektir...”
Küçük çocuk ansızın sordu: Anne.. insanların büyük çoğunluğu bu dediklerini yapıyor..; Çocuğun bu sorusu karşısında anne gülümsedi ve yanıt verdi:
Bekle, daha bitmedi.. devam ediyorum; sağ demek, süt yerine meşrubat içmenin daha doğru olduğunu söylemek ve bunun yaygınlaşması için dünya kadar reklam parası vermektir. Tüketimi destekleyen yüzlerce reklam sloganı yazıp ardından, 'Bu dünya düzeni şöyle değişir' diye ahkâm kesmektir.
En pespaye dizilerde oynayıp 'Ben en devrimciyim' demektir. Oy kullanmak yerine o gün pikniğe gitmektir. Körlerin, spastik özürlülerin, sakatların sokaklarda görünüp de moral bozmamaları için yolları, parkları, tuvaletleri sadece ve sadece normallere (!) göre yapmak demektir.
Zehirli atıklarını toprağa gömen ya da denize bırakan büyük işyerlerine komik miktarlarda para cezası verilmesini uygun görmektir. Tarihi ören yerlerindeki mermerleri yasağa rağmen kesip kesip inşaatta kullanmaktır. Denizleri, ırmakları, toprağı kirletmek ve bundan adeta büyük bir keyif almaktır.
Açık havada öpüşen, koklaşan çiftleri koşa koşa gidip polise ispiyon etmektir. işlenen suçlar için iki rekât namaz kılıp Allah'ı kandırdığını sanmaktır. Arkadaşın bir haksızlığa uğradığında onu savunmamaktır.
Büyük derbilerden sonra aşka gelip gelişigüzel ateş etmek ve seken bir kurşunla evlerinin balkonunda oyun oynayan dört yaşındaki çocuğu öldürmektir.
Sinemaya giden kız kardeşini sokak ortasında bıçaklayıp, zafer işareti yapmak demektir. Bilgiyle, sabırla, vicdan duygusuyla, ahlakla, etik değerlerle dalga geçmek ve bu dağları ben yarattım dercesine kurum kurum kurumlanmaktır.”
Küçük çocuğun bu kez gerçekten kafası karışmıştı. Anne; dedi, Bu sağ ne kadar çok yerdeymiş, ben korkmaya başladım.
Hayır, korkma dedi annesi.Daha pek azını duydun. Kim dedi sana bunları merak et, artık öyle korkuyorum, vazgeçtim demek yok. Geç kaldın.
Anne yeniden başladı, Sağ demek...
Anne sözünün sonunu getiremedi, çocuk koşarak karyolanın altına saklandı.