minare

entry35 galeri
    16.
  1. aslında islam dininde olmayan ve tek tanrılı dinler öncesindeki ilk çağ Anadolu kültüründen biçim değiştirerek gelmiş yapıdır. eski çağ dinlerinde, Anadolu'da ve Hindistan'da insanların üreme öğeleri kutsal nitelik taşırdı. ana tanrıça kybele'nin yönetiminde bulunan bütün doğum işleri insanların yürekten saygı, sevgi göstermesi gereken kutsal bir eylem sayılırdı. doğum tanrısal bir olaydı. onun insanla ilgisi yoktu. insan bu işlemde yalnız bir aracı, tanrıçanın buyruğunu getiren bir görevli durumundaydı.

    bu amaçla, Hindistan'da yapılan tapınaklarda dişiyle erkeğin birleşme, sevişme olaylarını yansıtan duvar kabartmaları, heykeller yapılır, tapınağa girenler onlara saygı gösterir, adaklar adar. ilk çağda Anadolu'da fallos diye kutlanan erkek üreme organı bütün tapınaklarda, evlerde bulunur; birtakım ev gereçlerinin tutacakları, sapları fallosa benzetilerek yapılırdı. elbette fallos gibi kadın üreme organı da kutsaldı. fallos gibi ona da derin saygı gösterilir, adına törenler, şölenler düzenlenirdi.

    bugün yapılan kazılarda tapınak kalıntılarında ortaya çıkan falloslar, çok tanrıcı çağlardan kalma kutsal varlıklardı. anadolu'da çok yaygın olan bu inanç zamanla biçim ve anlamını değiştirerek tek tanrıcı dinlerin de özüne giriverdi, eski anlamı, önemi büsbütün unutuldu.

    islam dininde geniş yer tutan, gerçekte islam diniyle bağlantısı olmayan minare, fallosun bir kalıntısı olmaktan öteye geçemez. eski minareler, bugünküne göre daha çok fallosa benzerdi. bugün minareye konan külah adlı başlıklar eskiden şimdiki gibi sivri değil, biraz yuvarlaktı.

    bu kutsallık sadece anadolu ve hindistan'da kalmamış, zamanla batıya, kuzeye de geçerek iskandinav uluslarınca da benimsenmiştir. bu inanç ayrıca sümer, akad gibi mezopotamya uygarlıklarında da vardı.

    fallosla ilgili başka bir inanç daha vardır. karadeniz kıyılarında, özellikle yaylalarda yayıkta çalkalanan kaymağın yağa dönüşmesi geciktiğinde, sünnet olmamış bir çocuğun üreme ögesinin boyunda kırılan bir zafinos (zifin) dalı yayığa atılır, kaymak kolayca yağa dönüşürmüş.

    not: bu entryin kaynağı 1974'te koza yayınlarından çıkan ismet zeki eyüboğlu'nun "bütün yönleri ile anadolu inançları" kitabıdır.
    0 ...