istanbul için konuşursak; öncelikle otobüse nereden bindiğinizin pek önemi yok. varoş bölgelere gidecekseniz kesinlikle geç kalırsınız. otobüs 9.45 de gelecekse, kafadan 20, 25 dk. geç gelir. yine varoş semtlere giden iett otobüslerinin büyük kısmının körüklü otobüs olduğu malumunuz. körüklü olduğu için şoför tarafından içeriye tüm istanbul ahalisi sığabilirmiş gibi geliyor ve içerisi nefes alınamayacak hale geliyor çoğunlukla. son derece de ağır ilerleyen körüklü, hayatı zindan eder. minibüslere göz atalım.. yolcu istiflemede otobüsten daha beter. ayakta duracak yer kısıtlı, tutunacak yer kısıtlı. şoförü de muhtemelen psikopat çıkar, para üstü göndermez, ineceğiniz yeri söylemenize rağmen umursamaz vs. varoşlara gidebilmek bu kadar zorken lüks semtler için aynı bokun lacivertinden bahsedebiliriz sadece. lüks semtlerde yaşayan büyük kesim araca sahip olduklarından, oraya giden otobüsler pek tıklım tıklım olmaz. rahat gidilebilir. fakat nüfus yoğun olduğu için de özel araçlar trafiği kitler ve saatlerce trafiğe gömülebilirsiniz. vapur ile karşıya geçmek hala güzel, ve keyifli bir kolaylık. trenlere göz atarsak gerçekten berbat haldeler. binip de inmeyen tinerciler, meczuplarla dolu içerisi. tren içinde güvenlik önlemleri az, kapılar genellikle bozuk ve çocuklar kapıdan asılıp seyahat ediyorlar. adeta korku treni gibi. metrobüsler ilk geldiğinde gerçekten çok faydalı idi. mesafeler kısalmış, sefer sayısı da arttıkça kalabalık insan yığını azalmıştı. ta ki, metrobüsler teker teker bozulana kadar. sonunu biliyorsunuz, sefer sayıları git gide azaldı, kalabalıklık arttı, cam dahi açılamıyor. bir de yolda kalırsa ittirme derdi.. metrolar ise sorunsuz çalışıyor genelde ve benim en rahat, konforlu ulaşımımı gerçekleştirdiğim yegane araç kendisi. bu kadar anlatmışım ama yine de aklında bulunsun, paran varsa ineklik etme taksi tut harbiden..