islam bilginleri, kuran ı kerim'in arapçadan başka bir dile aktarılması işine ancak 'genel anlamda tercüme' denilebileceği görüşündedirler.kelimenin gerçek anlamında tercüme, bir sözün, bir başka dile kendi yerini tutacak şekilde ve sözle aktarılmasıdır.tercümede izlenen yol, ne olurda olsun, kelimenin bu gerçek anlamı esas alındığında, kuran'ın bir başka dile tam, eksiksiz ve arapça vahyi metnin tam karşılığı olarak aktarabileceğini öne sürmek mümkün değildir.çünkü kelime ve cümle(ayet) ne kadar usta ve uzmanlaşmış bilginler eliyle ve hatta ilk görünüşte bir başka dildeki tam ve tıpatıp karşılığı bulunarak aktarıldığı idia edilirse edilsin, gerçekte bu, kuran'ın bir kelime veya bir ayetinin beşer eliyle bir başka dilde dondurulması, anlamının o çeviri kalıbı içinde sınıflandırılması ve diğer muhtemel, zengin ve kapsamlı anlamlardan koparılması demek olacağından, başka herhangi bir metin için bu mümkün olsa bile, kuran için söz konusu olamaz.kuran sık sık, defalarca ve sayıları sınırlandırılamayacak yetkin, uzman ve bilgin kişilerce her zaman yeniden gözden geçirilmeyi, derinliğine araştırıp incelemeyi gerektiren ilahi bir kitaptır.bundan dolayıdır ki, söz gelimi türkçede güzel bir gelenek olarak 'kuran ı kerim'in tercümesi' denmemiş, yakın ve tefsiri anlam şeklinde 'meal' denmiştir.esasında kuran'ın bütün zamanlar içinde ilahi sürekliliğine gölge düşürmemek için bu geleneğin korunması gerekir.
bu temel gerçek göz önünde bulundurulduğunda aşağıda sıralanan üç temel noktayı herzaman akılda tutmak gerecektir.
1) kuran ı kerim'in bir başka dildeki mealinden hukuki içtihat anlamında kesin ve nihai bir hüküm çıkarılamaz.
2) ibadet dili olarak kullanılamaz.
3) meale bizzat kuran veya allah'ın kelamı gözüyle bakılamaz.
bunun elbette birtakım haklı ve önemli nedenleri vardır.önce tercüme yapılacak dilde bir kelime veya ayette bulunabilecek en uygun ve isabetli karşılık bütün kuran için, hele bir anda muhtelif anlamlara gelebilen ve yerine göre tümünü kapsayabilen ayetler için tek ve kesin karşılık olarak kabul edilemez.kaldı ki, kuran'ın genel ve ilahi anlatımı içinde çok sayıda siga, edat, zamir, tekid ve edbi sanat incelikleri hüküm çıkarmada önemli bir amildir ve bütün bu incelikleri başka bir dile olduğu gibi ve ilahi anlatımın bütünlüğünü koruyarak aktarmak hemen hemen mümkün değildir. bundan başka tercüme işinde:
1) bütün bu incelikleri karşılamaya dil elverişli olmaz,
2) tercüme yapan kişinin gücü buna yetmeyebilir,
3) isteyek olmasa da hataya düşebileceği göz önunda tutulur,
4) birtakım müsteşriklerin veya başkalırının yaptığı gibi kasıtlı davranabilir.
5) mütercimin yaptığı tercüme kendi kültürü, dünya görüşü din ve mezhep anlayışı ve en önemlisi çağının sınırlı bilgi birikimi etki edebilir.