uzun cümleler kuruyorduk o gün kıtlaşan türkçemize inat. kısa nefes molalarıyla, cılız sokak lambası ışıltısı altında ayak seslerimiz geceye selam duruyordu. geçtiğimiz yolların hesabını bir kenara bırakmıştık. hafif kesen rüzgar, sigaramızı piç etmekten başka bir şey yapmıyordu o gece. arkadaş sessizliğini bana adamış, derdime-tasama sigara yakıyor, bense nefes almaksızın göğüs sancısı dertlerimi güzel sözcüklerle süslemeye çalışıyordum.
bir köşe başı köftecisinin ağır kokulu suretini geçince, monta bürünmüş bir çerezci görür görmez arkadaş çekirdek alalım diye tutturdu. muhabbeti kesmesinden korka korka gittik çerezci amcanın yanına. gülümseyerek elimizi sıktı nasırlı elleriyle. hayatın yüküydü sanırım amcamı iki büklüm eden. elleri titriyordu. soğuktan mı, hastalıktan mı bilmiyorum ama çekirdek külahı ritim tutmuş gibiydi ellerinde. ve uzaklardan belli belirsiz bir siren sesi gecenin sessizliğini yırtarak bize doğru yaklaşmaya başladı. umursuzca allah sabır versin diye iç geçirdim yaklaşanın ambulans olduğunu anlayınca. amcamın el titremesi durmuştu. amcam sadece yaklaşan ambulansa kilitlenmiş, bir şeyler mırıldanmaya başladı. bana bir şeyler sorduğunu sanıp alacağım miktarı tekrar edip gözlerinin içine baktım. gördüğüm sadece iki damla yaş oldu. elindeki külahı yere bırakıp ambulans gidene kadar önündeki ekmek teknesine sımsıkı sarılan amcanın iyi misin amca soruları eşliğinde koluna girdik arkadaşla beraber. o sırada köşe başındaki köftecinin bizi kestiğini farkettim. hayırdır çekip, amcayı sandalyesine oturttuk. ne olduğuna anlam veremedik doğal olarak. birkaç cılız soruya, tek bir cevap bulamadan çekirdeğimizi alıp geri döndük yolumuza. ne olup bittiğini arkadaşla tartışırken, köfteci gençler bir bakar mısınız diyerek yanına çağırdı. yanına gittik yavaş yavaş ve tedirgin. arkadaşlar (çerezciyi işaret edip) süleyman abi ambulans geçerken rahatsızlandı mı? diye sordu. bizde durup dururken ağlamaya başladığını falan anlattık. köfteci abimiz boş zamanına izdivaç olarak başladı anlatmaya. bu süleyman amcamız bir trafik kazası geçiriyor düğün ziyaretine giderken; ama kazada çizik bile almıyor bizim süleyman abi. çocuğu ve eşide araçta bulunuyor kazada onlarda da en ufak bir şey yok; ama akrabaları ısrar edip bindiriyorlar bunları aynı ambulansa ve hastaneye gönderiyorlar. ambulans giderken bir biçerdöverin altına giriyor. süleyman abide yine çizik yok fakat çocuğu ve eşi hayatını kaybediyor. o gün bu gündür süleyman abi her geçen ambulansa gözyaşı ile selam verirmiş.
yola koyulunca arkadaşla bir romanlık cümle sarfettiğimiz yolu tek kelime etmeden geri döndük. derdime-tasama küfrettim tüm yol boyunca. hayatta ölüm dışında çaresi olan herşeye üzüldüğümüzü farkettim. her adımda süleyman abinin sureti gözümde canlanır oldu. elin derdi öyle bir geriyorki insanı aklınız durur birader. boş yaşanmışlıklara üzülüp dururmuşuzda haberimiz yokmuş be.