kainatın içindeki her şeyi yaşatıp belirli bir düzene koyan ve insanın emire amade kılan,
kulları üzerinde tek tasarruf hakkına sahip olan-rızkı dilediğine veren dilediği kadar veren- buna pergamberimiz zamanında cahil müşrikler bile inanmışlardı ve buna karşı koyana savaş açmışlardı.
yunus suresi/31 - müminun suresi 84-89:
resulüm: de ki;" eğer biliyorsanız söyleyin bakalım, bu dünya ve onda bulunanlar kime aittir?
allah a aittir diyecekler. öyle ise hiç düşünüp taşınmaz mısnız? de. yedi kat göklerin rabbi, azametli arş ın rabbi kimdir? diye sor. allah ın dır, diyecekler. şu halde siz allah tan korkmaz mısınz! de. eğer biliyorsanız , herşeyin melekûtu kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan kimdir? diye sor. bunların hepsi allah ın dır diyecekler. öyle ise nasıl olup da büyüye kapılıyorsunuz! de."
allah kullarına yaşam biçimini, kanun ve kitabı indirmesi, onların üzerine müjdeci ve uyarıcı olmak üzere sözcüler göndermesi allah ın rububiyetindendir.
din günü (ahiret- yevmiddiyn) yalnızca o nun elindedir. kullarına gönderdiği elçi ve kanunlar sonunda onları sınamak ve sonuçta ceza ve mükafat vermesi o nun rububiyetindendir.
o nun izni ve dilemesi olmadıkça hiçbir kimse veya nesnenin zarar ve fayda vermemesi o nun rububiyetindendir.
dualara yalnızca o nun icabet etmesine inanmanız onun rububiyetine iman etmiş olmanızdır.