sahne Pilar'ın nefes alışlarıyla, korku dolu büyük gözleriyle, terlikleriyle dışarı çıkabilecek kadar kendini kaybetmiş bir yüz oğlunuda yanına alarak karanlık bir yolda kızkardeşine gidişiyle başlıyor. Pilardan özür dilerken evine dön derken bile öfkesine hakim olamayan antonio var bir taraftada. Pilar kocasını çok seviyor gerçekten fiziksel ve ruhsal şiddeti bile kendine ne kadar zarar versede,onu çökertsede,ezilmiş,korkak,zayıf bir karekter haline getirsede vazgeçemiyor kocasından bir türlü. Pilar'ın kız kardeşi ne kadar sert feminist bir yapıya sahipse pilar okadar zıt duyarlı,duygusal,incinmişlik yüklü yüreği katılaşmamış bir kadın ürkek ve saçmada olsa hala aşık. Kızkardeşinin evleneceği iskoç adamda vurgulanmış filmde.Alışveriş yaptığı,çocuklara baktığı,bulaşık,yemek,çamaşır gibi ev işlerinde eşine yardımcı kadın ruhunun inceliklerini bilen biri olarak gösterilmiş hatta antonio'unun gözüne sokulmuştur o iskoç. Antonio ise konuşmaktan aciz,öfkesine yenik,kendine güvenemeyen aile içinde geçimsizliklerden dolayı içinde büyüttüğü kin hırs ve öfkeyi pilardan almaya hevesli psikolojisi bozuk bir herif olark çıkıyor karşımıza. Düzelmeye çalışması takdire şayan tabiki. Ama yetmiyor işte bazen dedirtyor insana. Filmde psikologla yaşanan diyologlar ayrı şahane. Adamın kendine güvensizliğine ve paranoyalarına psikoloğun verdiği cevaplar zekice ve gülümsetiyor adeta. Birbirlerini seven ve cinsel yaşamlarında da mutlu tatmin edici bir birliktelikleri olmasına karşın antonio'nun kişilik bozukluğu sayesinde erime noktasına gelen evlilikleri antonio'nun düzelmeye çabalamasına rağmen kurtarılıcak gibi değil. Kadını çok sahiplenme ile ilgilide bir duruşu var yönetmenin gözlerimi al dudaklarımıda,sırtımı gögüslerimi hepsi senin zaten diyor pilar.. bu kadar sahiplenmekte acıtır mı acaba insanı diye de düşündürüyor yani şiddetle sahiplenme duygusu bağdaştırılıyor gibime geldi benim bi ara. Pilar meslek sahibi olduktan sonra kendine güvenmeye başladıkça adam daha çok kendini kaybediyor yersiz kıskançlıklar,kendine güvensizlikler,korkaklık yapıyor ve daha da öfkeleniyor pilar'a karşı. onu çırılçıplak balkona çıkarıcak onu utandıracak ruhsal açıdan yeniden mahvedicek herşeyi yapıyor antonio ve kadının korkudan işediği sahne o kadar vurucu ki. Artık sevginin sona yaklaştığının kanıtı belkide. Ayrıca icíar bollaín bir kadın duyarlılığında işlemiş filmi kadın eli değdiği belli oluyor hemen o tablolardaki sanatsal hava,estetizm yüklü mitolojik tarihi olan tabloların filmde işlemesi kadın duyarlılığındaki estetizm ortaya koyuyor ve yumuşatıyor gergin havayı aralarda. Kadın ruhundan derin izler taşıyor film. Tipik türkiye manzarasınıda hatırlatıyor bana. komşu teyze,biz,annelerimiz,en yakın arkadaşımızın başına gelebilecek kadar gerçek bir film ve psikolojik olarak sizi çok etkiliyor harap ediyor gerginleştiriyor sarsıyor. Yönetmene alkışlarımı sunuyorum hakikaten süper bir film olmuş.pilar'ı oynayan laia marull ve daha önceden izlediğim los lunes al sol film de oynayan antonio yani luis tosar'ında oyunculukları mükkemel ötesi. Film biterken ellerimi sıktığımı farkettim ağlamaklı olmuş bir yüz ve sımsıkı kenetlenmiş eller...