bukowski şiirleri

entry120 galeri
    102.
  1. Yitik Köpekler için

    o iyi ve ender duygu en tuhaf zamanlarda gelir: bir keresinde
    yabancı bir kasabada bir park bankında üstüm sisten
    ıslak uyandıktan sonra batıya, doğan güneşin
    yüzüne
    doğru yürümeye başlamıştım ve içim nerden geldiğini bilmediğim
    tuhaf bir mutlulukla kıpır kıpırdı.

    bir başka sefer, anlaştığım bir sokak kadını ile
    sabahın ikisinde ayışığında otel odama doğru
    yürüyorduk ve onunla yatmak gelmedi içimden.
    tarifsiz mutluluk bu kafa karıştırıcı dünyada
    onun yanında yürümekten
    kaynaklanıyordu-iki yoldaştık, birlikte yürüyen
    iki tuhaf yoldaş,
    konuşmadan.
    mor beyaz eşarbı sarkıyordu çantasından-dalgalanıyordu karanlıkta
    biz yürürken
    ve müzik ayışığından geliyor olabilirdi.

    bir başka sefer
    kiramı ödeyemediğim için evden atılmış,
    kadınımın bavulunu bir yabancının kapısına taşımış,
    içeri girişini izlemiş, kapıda öylece durmuş, önce
    adamın, sonra kadınımın kahkahasını duyduktan sonra
    gitmiştim.
    yürüyordum, sıcak bir sabahtı, güneş gözlerimi
    kör ediyordu ve farkında olduğum tek şey kaldırımdan gelen
    ayak seslerimde. derken
    bir ses duydum. "hey, birader, bir yardımda bulunur musun?"
    baktım, duvara yaslanmış orta yaşlı üç berduş,
    kırmızı yüzlü,
    anlamsızca yitik ve yıpranmış, "bir şişe için kaç paranız
    eksik?" diye sordum. "24 sent," dedi içlerinden biri. elimi cebime
    sokup ne kadar madeni para varsa çıkarıp verdim. "canım
    abim benim
    sağol!" dei adam,
    uzaklaştım, canımsigara çekti, ceplerimi
    karıştırdım,
    elime bir kağıt parçası
    geldi, çekip
    çıkardım: beş dolar.

    bir başka sefer barmen Tommy ile dövüşürken (gene), barın
    arka sokağında müşterileri eğlendirmek uğruna her zamanki gibi
    sopa yerken,
    apışaraları nemlenmiş kızlar adaleli
    irlanda'lıyı yüreklendirirken (hadi Tommy, dağıt şunun suratını,
    kır kemiklerini!) bi şey tık etti beynimde, beynim
    "farklı bir şeyin zamanı geldi," dedi ve Tommy'nin şakağına
    sert bir sağ yerleştirdim ve Tommy bana: bir dakika, bu yoktu
    senaryoda, der gibi baktı ve bir yumruk daha çaktım ve içinden
    sel gibi akan
    korkuyu
    hissettim, ve elimi çabuk tutup işini bitirdim,
    müşteriler küfür ediyorlardı bana
    onu içeri taşırken. içimde o tarifsiz mutluluğu,
    o sessiz kahkahayı canlandıran bunu
    insanın dayanma gücü sınırlı olduğu için
    yapmış olmamdı.
    bir blok ötedeki bir bara girdim, beni
    tanımıyorlardı, oturup bir bira
    ısmarladım.
    "berduşlara servis yapmayız burda," dedi barmen, "berduş
    değilim ben," dedim "birayı ver." verdi
    birayı, sıkı bir yudum aldım ve ordaydım.

    o iyi ve ender duygu en tuhaf zamanlarda gelir, size bütün bunları
    anlattığım şu an gibi.
    0 ...