Tıpkı öleceğini anlayan bir kuğu gibi,
şarkılar söyledim aylarca...
Ama hayat bu ya, ölmedim;
her birinin son şarkı olmasını dileyerek...
Işık gelince gölgenin ışığa karışması gibi,
hayatı sonradan gelen görgüsüz rüyanın içinde erittim;
Öperek boynumdan yastığına düşmüş izimi,
eri, eri ey sevgili rüya eri, ve onun sonsuz bahçeleri...
Ve bir sabah kalktığımda;
söylediğim son şarkı eşliğinde dans ettim...
Bir şair öldüğünde, ruhunun bir kuğuya dönüştüğüne inanan;
Phytagoras'a inanan bir şairin yastığının üstünde...
Ve hayatın ve rüyanın ve her şeyin...
Teker teker yok olana dek, sonsuz bahçenin zümrüt küpeleri... *