savunması, islamın bir ütopyaya dönüştürülmesi şeklinde olmaması gereken şeydir. her zaman duyulagelen şey; islam yanlış yorumlanmış, yanlış anlaşılmış, yanlış yaşanmış olması üzerinedir. peki ne zaman doğru anlaşılıp doğru yaşandı bu din. islamın hiçbir zaman doğru yaşanmadığını iddia eden arkadaşlar, belki yöntemlerini değil de dinin kendisinin doğalarına doğru mu yanlış mı ters mi düz mü geldiğini bir sorgulasınlar önce, belki kesin çözüm buradadır? neyse... senin ülkende dinin gücünü sonuna kadar kullanarak "x'e oy vermeyen patates dinindendir/ şerefi yoktur" deniliyorsa/ denilmeye cüret ediliyorsa bunun suçlusu sensin. bu ve benzeri götlekleri yaratan, besleyip büyüten sensin. bir ara patates dinine mensup olmanın gerekliliğini düşünmeli.
oku!
ama neyi oku? sanırım bu da bayağı bir önem arzediyor değil mi. ben bu "oku" yu kötü aldım ama burada.
"bu ne ne menem bir şeydir" deyip komünist manifesto'yu açıp okuyan bir faşist gibi geniş vizyonlu olabildin mi?
dinlerin her zaman insanlar arasındaki savaş ve nefret sebeplerinden biri olduğunu düşünülürse (önce farklılaştır, sonra nefret et) farklı dinlere mensup ülkelerin islam coğrafyasını sikertmek istemesi anormal bir durum değil. kimi zaman bombayla, roketle, kurşunla; kimi zaman da bir partiyle... buna karşılık ne yapılması isteniyor hâlâ? oku!!! daha çok oku!
bu çok okuyan toplum, okuduklarını hemen unuttuğu için bir gömlek değişimine bakar işte.
"yahu bunun dinle ne alakası var, her olumsuz şey için dini sorumlu tutma lan" dediniz dileyim. dünyanın kaynakları sınırlı ve sürekli azalmakta; fakat insan sürekli çoğalmakta ve bu kaynakları tüketmekte. bu kaynaklardan maksimum verim alabilmek için birileri gümbürtüye gitmek zorunda. bunun için onları cahilleştirilip, farklılaştırılmak ve sonucunda değersizleştirmek gerekir değil mi. bunu başarmak için kullanabileceğiniz menzili en geniş ve en yıkıcı silah nedir?