evkur

entry139 galeri
    21.
  1. cumartesi günümü bana zehir eden firmanın adı. ismini duymak bile moralimi bozuyor. neden? dün bir arkadaşımla alışveriş yapma gafletinde bulunduk. bir takım giyim kuşam malzemelerinin ardından; avcılar'daki marmara caddesi üzerinde yürürken; arkadaşım elektronik malzemeler satan bir mağazayı gördü ve "hadi bakalım" dedi. girme gafletinde de bulunuverdik. ne yazık ki; benim de acil elektrikli süpürge ihtiyacım vardı. süpürgelere baktım. satış yapan kız da çok alımlıydı. bir süpürge seçtim. tatlı tatlı konuşan bayan "isterseniz taksit de yapıyoruz" dedi. "ohhh. iyiymiş." falan diyip zıpladım. gelmişken bir de dvd player alayım dedim. onu da aldım. bir takım kağıtlar verdiler. şunları yukarıda "işleme koyun" dendi. ne olduğunu anlamadım ama yukarıya çıktım. bir kasiyer yazdı, çizdi, böldü, topladı. "taksitleriniz nasıl olsun" dedi. ben de "istediğiniz gibi olsun." dedim. 3 tane kağıt imzalattı. "para vermeyecek miyim?" dedim. "yoo" dedi. yahu dedim ne güzel mağazaymış. peşinat bile almıyorlar. bir an cennette gibi hissettim kendimi. satış elemanı kızın yanına dönüp "malzemeleri ne zaman alacağım?" dedim. "evinize teslim edilecek." dedi. cennet rüyam daha da perçinlendi. "yok böyle bir hizmet. işte tüketiciye hizmet budur lan." diye coştum. çıktım. neyse efendim. uyuduk uyandık. işe gittik geldik. evde inzivaya çekildik. bir telefon geldi. "ben evkurdan arıyorum. evinizi bulamadık." dedi bir bayan. şöyleydi, böyleydi, "şuradaki marketi biliyor musunuz?" falan derken; kadın beni azarlamaya başladı. karşısında çocuğu olmadığını, sakince beni dinlerse sorunu daha rahat çözebileceğimi hatırlattım. "bir dakika bekle" dedi. ardından "başvurun iptal edildi" gibi bir şey söyledi. "ne başvurusu" falan demeye kalmadan, telefon kapandı. arayan numarayı tekrar aradım. açan olmadı. 444'lü numaralarını aradım. "biz size döneceğiz" dendi, gelişme olmadı. mağazalarına gittim. benimle bir kavga etmedikleri kaldı. dünkü kibarlıktan eser kalmamıştı. imzaladığım senetleri istedim. "yarın uğra alırsın" dendi. "neden yarın? ben size borçlu gözüküyorum. ama bir şey alamıyorum. borçlu olmak istemiyorum bu durumda. senetlerimi iade edin." dedim. "istediğimiz zaman iade ederiz." dendi. "yahu ne iş açtık başımıza. ankara'ya bakanlığa mı gitti senetler. hem mal satmıyorsunuz. canımız isterse satmayız diyorsunuz, hem de borçlu olduğuma dair belgeyi geri iade etmiyorsunuz." dedim. ortam bayağı gerildi. 444'lü numaralarını aradım. senetler dağıtımda olduğu için akşam alabilirsiniz dediler. evet. şuan vaziyet böyle. evkur'dan allahın belası iki tane malzeme aldım. daha doğrusu alamadım. almaya çalıştım. malzemeleri teslim etmiyorlar. aylardır oturduğum evin adresi yanlışmış. yanlış olmadığı yönündeki iddiamı umursamıyorlar. dikkate bile almıyorlar. sokak ismini, kapı numaramı, daire kapısı üzerindeki adımı fotoğrafla çektim; bakmıyorlar bile. bunun yanında hala bu arkadaşlara 256 TL borlçu gözüküyorum. ellerinde senet var. ve ne zaman isterlerse o zaman teslim edeceklerini iddia ediyorlar. mağaza müdürü bayan; aynen bunu söyledi. "istediğimiz zaman iade ederiz." hayatımda bir yere para vermeye çalışıp, başaramayıp rezil olacağım, strese sokulacağım, sahtekar yerine konacağım aklıma gelmezdi. bunu da yaşadık gördük.

    bir avukat arkadaşımı aradım. "bunları mahkemeye vereceğim" dedim. "250 TL için değmez. zararın olur, karın olmaz." dedi. "olsun. hakkımı aramak istiyorum." deyince; "pazartesiye kadar senedini iade alamazsan bizim büroya uğra" dedi. maddi, manevi tazminat davası açacağım. parayı da avukat arkadaşa bırakacağım. stres yaptılar, deli ettiler, sinir komasına soktular lan beni. ne durup dururken elektrik süpürgesi almaya çalışıyorsun gerzek? rahat mı batıyor? bir elektrik süpürgesi alalım dedik, bir dayak yemediğimiz kaldı. çıldırdım uleyn!
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük