öğrencileri arasında çok basit ayrımlar bulunan üniversite.
öncelikle ben öyle burssuzlar tanıdım ki, adam ailesinin ödediği paranın karşılığını verebilmek için, çok afedersiniz kıçını yırtıyor, dersten derse koşuyor, üstten ders alıyor.
kimi öğrenciler var ki, hayatını ayağına giydiği ayakkabının markasına, koluna taktığı çantanın şekline, giydiği gömleğin kalitesine göre yaşıyor. bu tarz öğrenciler dersleri zehir ediyorlar. anaokulu tadındaki devamsızlık politikası yüzünden, orada olmak istemeyen ve orada olmaması gereken tipler, geliyor, dersin içine ediyor ve gidiyor. hocalar ellerinden geldiğince müdahele etmeye çalışıyor ama olmuyor. bilmem kimin yeğeni olmanın kendine dersi bölme ve dağıtma hakkını verdiğini sananlarla dolu bu üniversite...
hele bir kütüphanemiz var ki...
duvarda iki adımda bir kurallar çok açık ve net bir şekilde belirtilmiş, "cep telefonu yasak, yemek yemek yasak, gürültü yapmak yasak". öyle insanlar oluyor ki bazen kütüphanede, diyorum kendi kendime, "bu adam, şu duvarda yazan kuralları çiğnemek için burada". sevgilisiyle konuşanlar, babasıyla tartışanlar, sessiz olmaları rica edilince bağırıp çağıranlar (buradaki ironiden bahsedemiyorum bile!..), arkadaşlarıyla moda defilesi tartışanlar (bizzat şahit oldum)...
tabii ki, her üniversitenin kötü yanları var ve koç üniversitesi'nin kötü yanları olduğu gibi iyi yanları da var.
normal insan klasmanına giren kişiler, sayıca az olduklarının ziyadesiyle farkında olduğundan kelli, birbirlerini kolayca buluyorlar ve sıkı arkadaşlıklar kurabiliyorlar.