lisede,felsefe hocası,bu görüşün bir filozofa ait olduğundan bahsederek şöyle demişti: Hani insan -hayatı boyunca en çok istediği şey gerçekleşince- çok sevinir de, ayakları yerden kesilircesine mutlu olur, içindeki sevinci, coşkuyu herkese anlatmak, haykırmak ister ya, işte bu cennette olmak gibidir. Cennette bu hissedilen tarifi imkansız duygu süreklidir. Ve hani en sevdiğiniz insan öldüğünde acıyı içinizde,d erinde hissedersiniz, sizi yakar, çaresizsinizdir. işte bu duygunun en yoğun yaşandığı an da cehennemde olmak, yanmak gibidir. Cehennemde bu azap süreklidir. Dolayısıyla insan dünyada yaşarken, cenneti de görür, cehennemi de. hangisine gideceğini ise kendi belirler.