eğer hala sevgili'nizse, parça parça etrafa dağılmaktır.
yolda karşılaştık. insanın kalbi nasıl ağzında atabilir, öğrendim. bir adam, bir kadının canını ne kadar yakabilir, öğrendim. sesin kulağıma değince, duyabiliyor olmaktan nefret ettim.
gözün gözüme dolandı, düşeyazdım. iki yıl. iki yıl sonra unuttuğumu sandığım bir şeyi hatırlamak, ömrümden ömür götürdü. bakışların hep mi böyleydi? boş. bomboş. bakışlarını ne çok özlemişim. sesin ne güzel. kaybettikten sonra, varlığın değeri böyle batıyormuş demek ki insanın içine.
sakalların uzamış. zayıflamışsın da. yüzün küçücük kalmış. gözlerin kocaman, gözlerime sığmamış. zaman yüzünde yürümüş, sana izleri kalmış. iki yıl, iki asır gibi geçmiş. sevmişsin, sevilmişsin. terkedilmişsin bir de. adımı ağzına almamışsın hiç. oysa adımı ne çok severdin.
''böyle olsun istememiştim ben'' dedin ya durduk yere; sol yanım acıdı durduğu yerde. ellerimi seviver istedim yine. sarılıver tüm kalbinle. olmaz ya; ben yine de diledim, belki olur diye.
yan yana öylece dikildik. ''seni özledim'' dedin; güldüm. ''hem de çok'' dedin; yine güldüm. ''hani çok güzel bir şey olunca herkese söylemek istersin ya, sana söyleyemeyince, hep eksik, hep yarım bir mutluluk'' dedin. bu sefer gülemedim.
artık gitmeliyim. yüzüne bakmaya halim kalmadı. ''hoşçakal'' dedim; hoşça kalamamışsın oysa, farkettim. '' sen de kendine iyi bak'' dedin. sensiz nasıl olacaksa o? ''olur'' dedim; ama olmaz, bildim.
yürüdüm. bir adımım, ötekini istemedi yanına. geri dönsem ya dedim, dönemedim. böylesi daha iyi.