saygının düşüncelere duyulduğu günümüzde saygı duyamadığım insan. duyamıyorum çünkü profesyonel olarak icra ettiği askerlik mesleğinin içerisine duygularını karıştırmış, çatışmada öldürdüğü insanları leş olarak nitelemiş birisi benim gözümde düşünce alanından ayrılıp nefretin uzun basamaklarını tırmanıp, tepesine kurulmuş kimsedir.
eğer hala insan hakları denen kavramı benimseyemişse bir insan, ve bu insan belki de bu ülkede sistem mühendisi yetiştiren tek kurum olan tsk'dan çıkmışsa benim şahsı hakkında olumlu bir fikir sahibi olmam zaten mümkün değildir. eğer hakkında olumlu fikirlere sahipse insanlar ; taraf olmanın büyüsüne kapılmış ve tarih süresince gerçekleştirilen katliamlara uydurulan kılıfları gerçekmiş gibi kabul edip bir çeşit hayal dünyasında yaşamaktır bunun adı.
unutulmasın savaş denen illetin bile bir hukuku vardır ve bunun sınırlarını insan hakları çizer. önemli olan karşındaki insanın hangi örgüte mensup olduğu ya da ne için savaştığı değil, insan olmasıdır. zira ölmüş, cismani olarak varlığı sona ermiş bir insanın bedeninden bile nefret etmek başka türlü açıklanamaz.
düşüncelere saygı esastır, ancak düşünemeyen ve beyni ile hareketleri arasındaki bağlantıyı kaybetmiş birisi teknik anlamda düşünme eylemini gerçekleştirmediği için o kişiye saygı duyulamaz. en azından ben duyamam.