bir ev varmış. evin de 5 çocuğu varmış. bu çocuklardan en haşarı olanlar mete ile baranmış.
mete çok kendine güvenirmiş; "bu ev benden sorulur" dermiş. çıkıp kavga edermiş, üstü başı yırtık gelirmiş.
mete'nin bu tavırlarını gören baran da "niye senden sorulsun canım, asıl benden sorulur" deyip karşı çıkarmış. ama mete o kadar baskınmış ki (babası da mete'yi severmiş çünkü) baran hırs ettiğiyle kalırmış.
günün birinde komşularından biri baran'a demiş ki: "yav, senin de en az mete kadar bu aileye katkın var. neden katlanıyorsun. payını iste başka eve çık!"
baran kaşlarını çatmış.
sonra eve gitmiş.. "bak komşu böyle böyle diyor" demiş..
mete kızmış. "bu ev benden sorulur" demiş. baranı kolunda tutmuş, ahıra götürmüş. "bak burada yatağın var, sana bunu sağlıyorum, daha ne istiyorsun" demiş.
baran o gece o yatakta uyumuş. düşünmüş..
kardeşini seviyormuş. ama kardeşi geçen yıllarda çok değişmiş..
sabah olmuş..
kahvaltı sofrasına oturmuş. onu gören mete "senin bu sofrada ne işin var, git kahvaltını ahırında et!" demiş..
babası susmuş..
annesi de ağlamış ama susmuş..
baran ahıra dönmüş. ahırdan evi seyretmiş..
seyrediyormuş..
seyrediyor..
seyrediyor..
seyrediyor..........
edit: seyrederken de arada bir iki taş atıyor eve, dikkat çekme amaçlı, komşularını verdiği taşlarla. gözleri doluyor...