yanındaki insandan nasıl bir bilgi öğrenirim diye çalışan koca adam. öğrenmenin yaşı yoktur tabi. karşısındakini dinleyen, saygı gösteren en önemlisi değer veren şahsiyet.
dalgacıdır aslında. benim gibi ciddi insanların tarzını ilk başta anlamama ihtimali çok yüksek olsa da, 15 yıla dayanan tanışıklığımız 10 yılı geçen dostluğumuz hatta kardeşten öteliğimiz sayesinde tarzını anlamak benim için zor değildir. ayakların nereye götürdüğünü bilmeden gece yarılarına kadar yürümek, vatanı kurtarmak veya yeni bir şey paylaşmak bambaşkadır.
tatile gitmişiz geziyoruz. deniz, kum, güneş,- benim hatuna rapor verme işi yüzünden takılamasam da- ecnebi hatunlar. git tatilini yap kardeşim ne geliyosun gece gece yürüyelim diyosun... velhasıl kelam yürüdük. kemerin yüzde bilmem kaçını turladık. adana dürümcü bulup bir anda o rusların bütün cazibesini unutup masa başında vatanı kurtarmaya koyulduk. güzel anılardı, dostluğun tadını çıkarmaktı ama gel gör ki yaşlanıyoruz.
bir çoğumuzun tipi liseli ergen gibi görünse de artık koca bir adam olduk. sorumluluklar bindi tepemize. deniz spor formalı hayattan tek beklentisinin mahalle maçında gol attıktan sonra "mutu mutu mutu" diye bağırmak olan çocuk kalmadı...*
yarının ne olacağını bilmemek şeklinde tanımlanacak bir hayat seninki. nereden nereye. ramazan bakkalından top mu çalsak diye konuşurken bir bakmışız ki ispanyada su pahalı, ulan anasını sattığımın fastfoodcusunda bile tuvalet paralı diye konuşmaya başlamışsın.*
hangi ara o kadar kitap devirdik. bilgilendik, adam olduk. ya da okuduk cehalet gitti ama eşeklik baki kaldı.*
gece gece nerden efkar bastıysa bilmiyorum. özledim lan. sadece seni değil çocukluğu. küçük olduğunu bilmeyi. takım elbiseyi giydiğimde, ceketini ilikleyen insanlardan; tşört giydiğimde, büyüyünce ne olacaksın diyen insanlardan sıkıldım belki de.