bundan tam 2 sene önce. uzaklarda okuyan sevdicek ilk defa istanbul'a benim yanıma gelmiştir. haftalar süren küskünlüğe daha fazla dayanamayıp buna bir son verme adına. tabi ayrıldık küsüz falan ama 'geliyorum beni alır mısın' mesajını görünce direk otogara gidilmiştir. otobüsten inince de hiçbir şey konuşmadan sanki hiçbir şey olmamış gibi sarıldık sımsıkı. daha sonra beraber kahvaltı, gezme falan derken sinemaya gitmeye karar verdik, arı filmi'ne. çok güzel filmdi gerçekten, bir de cem yılmaz seslendirmiş ki sorma ailecek hastasıydık o aralar. sanki gülmek için bahane arıyormuş gibi filmin ilk sahnesinden son sahnesine kadar sürekli güldük. tamam film komikti ama bu gülme işini o kadar abartmıştık ki zaman zaman etraftakiler filmi bırakıp bizi seyrediyordu. bizse kimseye aldırmadan espriyi duyup, birbirimize dönüp, gözlerimizin içine bakarken ağız yarım karış açık kahkahalarla gülüyorduk. şimdi düşününce daha iyi anlıyorum ki orada öyle gülmemizin sebebi film falan değildi. ama neydi hala tam kestirebilmiş değilim. uzun süren ayrılığın bitmesinin verdiği mutluluk, sevdiceğin uzaklardan yanına gelmesi, onunla yan yana olma vs. belki de hepsinin toplamıydı. ama çok eminim ben o günden sonra bir daha öyle uzun süre ve içten gülmedim. çok mutluydum o an. ve biz o günden bir kaç ay sonra tekrar ayrıldık. bir daha ne o geldi, ne de ben gittim onun yanına. bir daha da öyle gülmedim zaten.