adam karargahtan çıkıyor, sabahtan akşama kadar bağırıp çağırmış 20 yaşındaki gencecik insanlara, zorunlu bir şekilde yalancıktan her allahın günü , onu gören asker çocuklar saygı ayinleri yapıyor adama, adamda balondan egolar meme yapıyor,
sonra eve geliyor. 88 saat haber izliyor adam. yemekte çocuk asker yemekhanesindeki erleri temsil ediyor. anne ise subay adamın habercisi görevinde. her akşam masaya aynı düzende oturuluyor. yemek aynı saatte başlıyor, aynı saatte bitiyor. her şey plan program dahilinde. adam yatarken ancak üstünü değiştiriyor. koltuğa uzanmıyor. koltukta oturuyor. televizyonun tam karşısında. adam 88 saat haber izliyor. sonra açık oturum. oralarda geçen olaylara, haberlere, fikirlere yorum yapıyor. habercisi anne ve tutması çocuk bunları dinliyor. çocuk tüm bunlara inanıyor.
sonra misafirler geliyor aşağı kattan. o da subay bir aile. meyveler yeniyor.orduevinden alınan tatlılar ikram ediliyor. askerlerden gelen beleş şeyler birbirlerine anlatılıyor. iki subay kanlarını kesip bak işte türk yazıyor diyecek türde muhabbetlere girişiyorlar. çocuklar odalarda türk bayrağı ve oyuncak tanklarla oyun oynuyorlar. oturdukları yer lojman oluyor genellikle. çocuk tek tip insan tanımış. asker baba, asker eşi anne, asker çocuğu arkadaş. orduevlerinde geçen bir çocukluk anlayacağınız.
çocuk sonra büyüyor. lojmandan çıkıyorlar. liseye başlıyor. babası ticaretle uğraşan, esnaf olan çocukların hayatlarına fazlaca bulaşıyor. garipsiyor. onlarla okuldan sonra bir yere gidemiyor. yurt kapısı saat 5'te kapanıyor zira. dışardan bir şeyler yiyemiyor. annesi her daim dışardaki dünyanın kirli olduğunu söylemiş ona. hem zarar ziyan olur deniyor. annesi çocuğa her gün azzık sepeti koyuyor. 1 lira daha fazla ödediği bir şey için 2 saat ona bağırıyor. çocuk kendini kokain kullanmış gibi hissediyor.
liseyi bitirip üniversiteye gidiyor. bünyesi iyice asker zihniyetiyle dolmuş bir şekilde. orasının liseden de farklı olduğuna kanaat getiriyor.
yıllarca subay babasından duyduğu şeylerden farklı şeyler duyuyor. farklı şeyler görüyor. hayatın bir çok yaşanma şekli olduğunu farkediyor. tek tip olduğunu anlıyor. ayak uydurmakta güçlük çekiyor.
yıllarca kürtlerden nefret ettirilmiş, yıllarca ermenilere karşı mesafeli durdurulmuş, yıllarca atatürk'ten başka bir insanın fikriyatına saygı gösterilmeyeceği ona belletilmiş, yıllarca bayrak denen şeyin kanlardan oluştuğu gibi bir kutsallık ona empoze edilmiş, yıllarca imalatçılar olmasa , kapitalizm olmasa, bayrağın da olamayacağı ona anlatılmamış, yıllarca babasının gösterdiği şeyler dışında hayata uzak kalması ifade edilmiş ona. yıllarca, otoriter bir hayat görmüş çocuk. bağırdığın zaman, hayatı tedavi ediyorsun fikri yüklenmiş ona.. hümanizm nedir bilmiyor çocuk, varoluşculuk denen şeyi hiç merak etmemiş, liberalizmi hiç araştırmamış, militarizm filmlerinden hep kötü sonuçlar çıkarmış, hiç güzel müzik dinlememiş insana özgü, hiç felsefe okumamış, hiç sokaklarda serserilik yapmamış... hiç çalmamış çocuk masumluğunda, hiç şeytan onu dürtmemiş .. hiç insanı insan olduğu için sevmemiş.. hep kavramlara tapmış...