gittin

entry25 galeri
    16.
  1. Gittin...

    Dudağıma, çocuksu susuzluğumla asla doyamadığım öpücüklerinden birini kondurup gittin. " Ne olur öyle bakma bana " dedin en son...

    Daha birkaç dakika önce gözlerimde varlığınla alevlenen yaşam sevincinin yerine, boyun eğmiş, donuk ve daha şimdiden hasretinle kavrulmuş bir karanlığı bırakıp gittin... Dolmuştu zamanın.

    Yüreğimdeki kum saatini, o göz açıp kapayıncaya kadar geçen " sen " den, sanki asırlarca tükenmek bilmeyen " sensizliğe " ters yüz ederek gittin.

    içimde, günlerdir yokluğunla zayıflamış, kalbi kupkuru kalmış aşk çocuğunu sevginle emzirme sarhoşluğuyla delirdiğim şu üç saatin içindeki yüzlerce " an "ı " anı "ya dönüştürerek...

    Önce gözlerim öksüz kaldı yokluğunda. Sonra, nefesinin o buğulu sıcaklığından mahrum kalan evimin rutubet kokulu duvarları...

    Gittin...

    iki aşkın arasında şaşkın. Ürkek ve çaresiz bir çocuk gibi savrulan kalbini cebine koyup, başka bir eve gittin uyumaya. Artık senin değildi evin, " sizin " di. Benim özlediğim o eski evin değildi gittiğin...

    O eski ev... Oturup, zamanın o yağmursuz, o parça parça yüzüne bakarak, güneşin bütün gün sadece yalayıp geçtiği loş pencerelerinde dalgınlığımızı biriktirdiğimiz o ev...

    Şaşardık bazen. Ansızın, hesapsızca, belki de yorgun düşerek... Akıldışı bir hızla devinen imgelerin ortasında, bir çığ gibi ömrümüze yığılan anılardan birini seçip, dondurarak... Hayat, çok eskilerden gelen sonsuz bir ayinle ilgili gibi, bir gelenek gibi tekrar ederdi etrafımızda, umurumuzda olmadan...

    Şimdi, bu acıya bir son vermesi, kendisini terketmesi, sonsuzluğa bırakıp gitmesi için birbirine yalvaran iki yüreğiz artık. " Ayazda iki yürek " gibiyiz.
    0 ...