cumhuriyetçilik; demokrasi ile ilgili bir devlet şekli değildir. dünyada bir çok cumhuriyet rejimi vardır ve bunların çoğunluğunda demokrasi yoktur. daha çok burjuva veya diktatörlük rejimidir. kendini halk gören küçük bir azınlık, kendini bilmez, kültürsüz gördüğü toplumun tek temsilcisi olarak kendini görür. aslında cumhuriyet nötr bir kavramdır. ama uygulayıcısının nasıl kullandığına bakılır.
milliyetçilik; yeni bir millet tanımı yapıp farklılıkların tümünü asimile ederek aynı kültür ve etnisiteye bağlı tek millet yaratma çabasıdır. bu nedenle tüm ırklar bir ırka bağlanmaya çalışılır,diğerlerinin kültürlerine karşı savaş açılır. dünyanın başka yerinde yaşayan ırkına kültürüne bakılmaksızın vatandaş kabul edilir ve her vatandaş milletin bir ferdidir. aslında milliyetçilik nötr bir kavramdır. ama uygulayıcısının nasıl kullandığına bakılır.
halkçılık; kendi halkı gördüğü asil unsurlara daha çok hak verirken çeşitli farklılıkları olanı dışarıda bırakma eğilimidir. başka bir yorumu da; aynı coğrafyada yaşayan her bireyin halkın bir üyesi olduğunu kabul etmek ve ona saygı göstermektir. aslında halkçılık nötr bir kavramdır. ama uygulayıcısının nasıl kullandığına bakılır.
devletçilik; herşey devletindir. insanlar bile... devlet isterse kendini korumak için bireylerini hapse atmaktan, mallarını zorla elinden almaktan geri durmaz. başka bir yorumu da her halkın kendine hizmet edecek, yaşamını düzenleyecek, koruyacak kamu kuruluşlarına ihtiyacı vardır. bu ihtiyaca devletçilik denir. aslında devletçilik nötr bir kavramdır. ama uygulayıcısının nasıl kullandığına bakılır. yani biz mi devlete hizmet edeceğiz, devlet mi bize hizmet edecek? bu arada devlet kim sorusuna cevap aranmalıdır...
laiklik; cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve halkçılık prensiplerine uygun olarak yeni millet yaratma çabasında kullanılan silahtır. milleti birleştiren din ögesini toplumdan ayırıp yok etmeyi ve başkaldıranları bu ilkeye aykırı davranmakla suçlayıp öldürmeyi hak saymayı sağlar. bir başka yorumu da her insanın dinine bağlı yaşamasının garantisidir ve kimse inancından dolayı devlet karşısında haksızlığa uğrayamaz, korunur. aslında nötr bir kavramdır ve demokrasinin temel ilkesidir. ama uygulayıcısının nasıl kullandığına bakılır.
inkılapçılık; eski alışkanlıkları silip yok etmekte kullanılan bir diğer silahtır. eskiden iyi olan şeyler bile yeni millet yaratma projesi içinde yok edilmeye çalışılır. zamanında şapka giymedi diye bombalanan köyler vardır. bir diğer yorumu da medeniyet gelişimine uygun değişimlerdir. fakat bunlar hazmettire hazmettire yapılır. silah zoruyla ani değişmeler yaratmak travma yaratır. hele bu değişimler devamlı süregelen değişimleri engellemek için kullanılıyorsa sadece adı inkilapçılık olur. yıllar önce yapılan inkılaplara sahip çıkmak ve yenilerini reddetmek inkılapçılığın düşmanı olan gericiliktir. yine hep dediğimiz gibi uygulayıcısının nasıl yorumladığına bakacaksın.
atatürk belki ülkemizin ilerlemesi ve demokrasi için gerekli bu nötr kavramları bizim hafızamıza sokmaya çalışmış ancak uygulayıcılar bu ilkeleri tüm inançları, kültürleri, alışkanlıkları, ırkları vb. silmek için bir araç olarak kullanmışlar kendi kafalarında tek düze bir millet yaratmak istemişlerdir. bu millet "dini olmayan, geleneği olmayan ve kendine türk diyen tek millettir". buna "çağdaş insan" modeli de diyorlar. fakat koskoca bir çok kültürü barındıran ve bir çok medeniyete beşiklik etmiş bir ülkenin yapısını yeni doğmuş bebek gibi sıfırdan yazmaya kimsenin gücü yetmez. bu yolu deneyen kuzey kore cumhuriyeti küba cumhuriyeti, sscb gibi bir çok sosyalist ülkeler başarılı olabildi mi bakmak lazım.