engin günaydın'ın memleket sevgisi ile seneryosunu yazıp oynadığı kara mizah içeren film. bir film kasabada yaşamanın sıkıcılığını boğuculuğunu ancak bu kadar güzel anlatabilirdi. ben bu filmi çok sevdim izlerken bir çok duyguyu bir arada yaşatıyor insana celal'in vurdum duymazlığına kızıp durdum. sevilay'a yaptıkları yüzünden hatta, şuna bi tane patlatsam derken bazen de ona acıma duygusu yerleşiveriyor insana. ayrıca celal'in yani engin günaydın'ın oğlunu oynayan gence dikkat edin nedim suri'ye yani filmdeki adı ile mesut'a. (bkz: binnur kaya)ve (bkz: settar tanrıöğen) 'in oyunculukları tartışmasız muhteşemdi filme çok şey katmışlar. sevilay'ın nasıl bu kadar saf ve naif olduğunu sorgulamaya gerek görmedim o içimiz de yaşayan binlerce kadından biri, ancak neden o kadar çok parayı kocasından saklamış derseniz, çünkü kocasına güvenmiyor ve çoçuğunun ve kendini geleceğini garanti altına almaya çabalıyor. elbette almanya da yaşayan babasının uyarıları yüzünden yoksa buna gerek bile görmeyecek kadar saf naif biri sevilay. aslında celal'e güvenmemekte de haklı eğer pavyon kadını sibel onu kabul etseydi çoktan karısını ve oğlunu terk etmeye hazırdı celal eh artık karısının parasına da yasal yoldan sahip olunca evine dönmekte bir çekince görmedi tabi celal. ayrıca hiç bir fikrim yokken de tokat'ın da ne kadar güzel bir yer olduğunu görmüş oldum bu filmle. son olarak taylan biraderler muhteşem bir iş çıkarmışlar yeni yıla girmeden ağız tadıyla bir film izleyebildim dedirtiler bana. hepsini tek tek tebrik ederim.
--spoiler--
celal; şimdi sen bu parayı istemiyor musun sevilay; hayır celal ben yanlızca senin yanımda olmanı istiyorum sen yoksan ben parayı ne ediyim.
--spoiler--
--spoiler--
celal; oğlum sen ellerini yıkadın mı?
--spoiler--