dün, gösterime girer gitmez cevahir megaplex'de 3d olarak izlediğim film. hem aşmış cgi, hem orjinal ve harika fantastik konusu*, hem de james cameron - ki nice harika filmi olmasına rağmen tek başına terminator: judgment day'in her türlü referans olacağı bambaşka yönetmen- ve onun 12 yıllık emeği düşünüldüğünde böyle bir filmi sinemada izlememek, gelecekte çocuklara veya torunlara ben 'avatar'ı sinemada izledim hem de 3d' diyememek* kendini sinemasever addeten birine hiç yakışmaz doğrusu. şahsen ben terminator: judgment day'i veya geleceğe dönüş filmlerini sinemada izleyen büyüklerime çok büyük saygı duyuyorum ve onlara müthiş özeniyorum. e şimdi durup dururken çağımızın efsane adayı filmini kaçırmak olmazdı dimi. neyse gelelim filmle ilgili kısımlara.
-karakter seçimleri müthiş. zaten sam worthington kalitesini terminator: salvation'da göstermişti. yakışıklı, karizmatik, iyi de rol kesiyo. daha ne olsun cinsinden bir başroldü. na'vi hali de gayet iyiydi. pandora ormanlarında çiçeğe böceğe lakayıt amerikan tripleri atması bile güzeldi bence.
neytiri hakkında fazla bişey söylemeye gerek yok sanırım. izleyen insanlar ikiye ayrılacaktır muhtemelen. benim gibi fantastik dünya severler -orta dünya, wow vs.- muhtemelen hoşlanır veya aşık olur. diğer kısım ise -ki bu insancıklar zaten filmden de yeterince tatmin olmayacaktır ve çıkışta ödediği parayla yapılabilecek alternatif şeyleri gözleri dolu dolu düşünür- ne lan bu mavi tipsiz şirine gibi şeklinde eleştiri oklarını yöneltecektir. aklıma sürekli gelirdi gerçekte night elf olsa nasıl olurdu diye. ahanda böyle olurdu diyorum ve sevgilerimi yolluyorum neytiri'ye..
ve filmin kötü adamı albay miles*. profil olarak cuk oturmuş. çakma rambo, duygusuz ve piskopat asker rolünü harika yapmış. filmin başında askerlere çektiği nutuk etkileyiciydi. aferin diyorum kendisine ama yaptıklarını tasvip etmiyorum.
veee bahsetmek istediğim biri var tabiii latin sever biri olarak. michelle rodriguez nam-ı diğer ana lucia cortez *. zaten bayılırdım sana lost'dan ama iyice bi güzelleşmiş serpilmişsin. tam olmuşsun yani. ama yavşak karakter ortaya çıkarıcim diye biraz abartmış james cameron. ekibe yeni katılanlara ilk yarım saat her sahnede 'yüzünüzü görmelisiniz ehhehe', 'noldi rengin soldi nasıl gezegen ama' tavırları biraz abartılı geldi bana. ama bu da iyi bir seçimdi bence.
tabii oyuncu seçimleri bir film için önemlidir ama bu avatar için o kadar da önemli değildi açıkçası. çünkü filmin başından sonuna na'vileri, pandora'yı izledik. en azından filmin can alıcı kısmı bunlardı. james amca öyle bir teknoloji kullanmış ki 3d gözlüklerin yardımıyla pandora'da biz de oradan oraya atladık sanki. tek kelimeyle kusursuzdu ve onca yıl beklediğine gerçekten değmiş. kısacası filmdeki görsel şölen ve teknolojide ne kadar ileri gidildiği anlatmakla olacak bir şey değil. de gidip izleyip görünüz ve oha çekiniz.
filmin mesajı ise çok açık. açgözlü insan ırkı kendi gezegenini çöplüğe çevirmiş, jack'in deyimiyle tek bir çayırlık çimenlik kalmamış, ama akılları başlarına gelmemiş hala açgözlülükle, para hırsıyla başka bir gezegeni yağmalamaktan kaçınmıyorlar. amerika'yı keşfedip orada mayaları, astekleri, kızılderelileri altın için katleden avrupalılarla 300-400 yıl sonra aynı sömürü mantığıyla uzaya çıkan torunları arasında fazla bir fark yok. lanet olsun kapitalizme ne diyim.
ama james cameron savaşı yerlilere kazandırtarak şukela yapmıştır ve na'viler 'go home yankee' nidalarıyla 'gök insanları'nı dünyaya yollamıştır.
-ben helikopterleri hafiften terminatordaki hunter killer'lara benzettim ya da kayışı kopardım.
-filmin konusuna çok klişe diyen çok sayıda insancık duydum. tek kelimeyle hasstirsinler. ben şu ana kadar ki dünyalılar vs uzaylılar eşleşmesinde zayıf olan tarafın uzaylılar olduğunu ilk defa görüyorum. yani ilk defa istilacı olan ve 'gökten gelenler' insanlardı. bu anlamda hikaye gayet orjinaldi. tamam çok çok harika değildi belki ama yine de yeterince iyiydi. zaten hikayesi de görselliği kadar iyi olsaydı yapılmış en iyi film olurdu ve imdb top 250'ye birinci sıradan girerdi eminim. şimdilik sadece yapılmış en iyi filmlerden biri benim gözümde avatar.
-neytiri acayip zılgıt çekiyor.
-pandora'da ağaçların kökleriyle ve bitki örtüsü üzerinde bizim web ağı gibi bir ağ var. na'viler de oraya saçlarının ucundaki usb tarzı dalgayla bağlanabiliyorlar. bu benim çok ilgimi çekti. kısacası pandora gezegeni canlı bir organizma gibi, her tarafı sinirsel ağlarla çevrili.
-manitadan ayarı yiyen jack 'ne yapsam da ben bu hatunu geri kazansam' diye düşündükten sonra gidip toruk bulması ve toruk makto olması, neytiri'nin de toruk'u görünce jack'in boynuna sarılması ve toruk'a atlaması bana 'na'vi de olsa kadınlar her yerde aynı' dedirtmiştir.
-neytiri ve jack yakınlaşması 10 saniye falan sürdü. bence o sahne daha bir uzundu da birileri eline makas almıştı. çok da önemli değil gerçi de birleşme nasıl olacaktı onu merak ediyorum, biyolojik açıdan. insanlar gibi mi yapıorlar yoksa na'vi'lere özgü saçlarının altındaki usb portlardan mı? eğer ikincisiyse iğrencisiniz na'viler diyorum çünkü aynı usb'yi at, eşek, kuş her yere soktunuz.