günümüz öğretmenlerine göre asgari bilgi seviyesi kafi olan birçok iyi öğrenci yetiştirmiş öğretmenlerdir. bu bağlamda bir kıyası dahi manasız görmekteyim. konu atatürkçülüğün tabusal değerlemelerinden öte köy enstitülerinin öğrenciye yorum gücü katan geniş ufuklu öğretmenleri sanırım. yani daha iyi bir edebiyat daha iyi bir tarih hatta daha iyi bir sanat bilgisine sahip olabilmek konu. ve bunu sevecenlikle gençlere aktarabilmek.
özellikle şuanki gibi içi boş ezberden başı dönmüş bir öğretmen tablosunu düşündüğümüzde akabinde ortaya çıkan neslin de bir parça da olsa bu parelel de olmasını değerlediğimizde durumun vahimliği açık. köy enstitülerinin özellikle teori kadar pratiği de veren yapısı yani olguları icraata döndüren yapısını göz ardı edemeyiz. ezberci anlayış ve uyulması zorunlu basmakalıp müfredatın günümüz eğitim sistemine yan etkilerinden söz edip duruyorsak köy enstitülerinin sorgulayıcı ve bir öğretiyi uygulayıcı pratik yapısalcılığını eleştirmenin de hava da kaldığını açımlamamız icap ediyor.elma ile armut kıyaslanamaz bu bağlamda? konu, ideolojiden bağımsız değil belki de. lakin ideolojilerden bağımsız bir realite de ülkemin eğitim sisteminin 50'lerden başlayıp 80'lerde çöküşüne çöküş kattığı. bunda da köy enstitülerinin kapatılmasının kuşkusuz payı büyüktür, böyle biline.
işi ideolojiyle sınırlayan yapı; sanırım Elin gözündeki çöpü görür,kendi gözündeki merteği görmez bir vaziyet halini alıyor. **