oğuz atay a mektup

entry48 galeri
    25.
  1. hocam,

    japon korku filmleri yüzünden;

    küçük kız çocuklarından korkar oldum,
    duştan sonra aynaya bakamaz oldum,
    ıslak zeminden kıllanır oldum,
    en sonunda manyak oldum.
    duma duma dum,
    kırmızı mum,
    ben bir
    yalan
    uydur-
    dum.

    hiç te korkmuyorum bile, ne korkacağım abi, yalan söyledim, tek korkum var şu hayatta, o da o şarkı, o çocukken beynime kazınmış, o hüzünlü, o trt kokan çocuk korosunun şarkısı;

    tohumlar fidana,
    fidanlar ağaca,
    ağaçlar ormana,
    dönmeli yurduma.

    bir de klibi vardı, böyle ormanda çocuklar koşuyor, sanırsın yıllar önce o ormanda kamp yaparken ölmüş çocukların ruhları onlar, nerede gözaltı kahverengi çocuk var, almışlar trt çocuk korosuna katmışlar. zaten ormanları sevmem abi ben, orman deyince piknik geliyor aklıma, piknik deyince de sarısı beklemekten kahverengiye dönmüş yumurtalı kumanya. kestane, gürgen, palamut. hastane'de bir ergen; alpagut.

    o şarkıyı dinleyince, bunca yıllık pink floyd'um böyle saykodelik şarkı yapamadım demiş zamanında, mr. floyd;

    mr. floyd bana göre waters,
    ona göre gilmour,
    ama gerçekte barrett.
    he wears a pink jacket.

    neyse hocam dağılmayalım. minimalist şiir yazalım, son dönemlerde çok moda, moda ne dersen abi, moraş dandurması, mado'muydu o yoksa, karıştı herşey bak yine. evet şiir demiştik, başlıyorum;

    saykodelik;
    cep delik,
    cepken delik.

    haykodelik;
    haydan delinirik,
    huydan dikilirik.

    saykodelik,
    cepken delik.

    hayko cepkin,
    pek kinetik.

    potensiyelimi iyi değerlendiremiyormuşum oğuz abi, değerlendiremiyormuşum diyemiyormuşum, sen olsan derdin di mi abi, derdin derdin, demendi zaten derdin.

    ne diyordum ben, aslında bir şey demiyordum galiba, son zamanlarda azıcık delirdim abi, düşünmekten bir haller oldu bana, üşüşüyo düşünceler, a-be-ce'ler, mini mini birler, mini cooper s'ler.

    toparlamak lazım hocam şimdi, mektubu bitirmek, ama bitiresim yok, şiir yazmak istiyorum sürekli, ama yeteneğim yok, denedim bir kaç kere olmadı, damıtamadım düşünceleri, sığdıramadım minik anlamlı cümlelere, oysa nazım hikmet, oysa necip fazıl, ne de güzel yazmışlar değil mi. her ikisinin şiirlerinide seven insan sayısı artınca güzelleşecek belki süpersonik ülkem, ama ben pek rastlamadım öylesine, ya necip fazıl seveceksin, ya nazım hikmet, yahu ben ikisini de seviyorum, dost meclislerinde hep eleştiriliyorum.

    eleştirildikçe, tiriliyorum, "tirilili tirilili" çalıyor telefonum sonra, açıyorum;

    - efendim?
    + dada
    - yok burada
    + dadadada
    - baba seni istiyorlar galiba.

    hörmetlerimi sunuyorum oğuz abi, hem sana, hem de dadaist olanlara.

    eksper-i mental

    oğuzatayokurunaedit: oğuz atay hocamız, ölümünün 30. yılında mimar sinan güzel sanatlar üniversite'sinde düzenlenen bir sempozyum ile anıldı. iletişim yayınları da bu sempozyumun notlarını "oğuz atay için" isimli bir kitapta derleyip taze taze bastı. henüz okumadım zira yeni çıktı, lakin okunmalıdır diye düşünmekte, iyi olduğunu tahmin etmekteyim, ilgilenenlere duyurulur.
    0 ...