milliyetçilik kötüdür

entry50 galeri
    28.
  1. önce düşük bir volümle başlayıp gitgide sesinin şiddetini arttıran bir adam için elbet o an ki limit yeterli gelmeyecektir. gelmeyeceği için gitgide daha çok bağıracak, o bağırdıkça ona 'çok bağırıyorsun' diyenler doğru gelmeyecektir. çünkü başında bağırıyor olsaydı sesinin şiddetinin farkında olacaktı.

    şimdi herkes anlasın diye ve öyle anlatmak istediğim için ilkokul 3 seviyesine inicem. elimde bir fincan sıcak çikolata var. bu içilebilen bir çikolata ve sıcak olduğundan dolayı usulca ve birazcık üfleyerek yudumluyorum. götümün altında bir minder ve o minderin altında da plastik bir sandalye var. içerideki hava sıcak ve bu sıcaklığı sağlayan bir soba yanıyor. soba dışı ve içinde metal parçacıklardan oluşan bir yapıya sahip ve elektrik enerjisi sayesinde sıcaklık veriyor. bunların hepsinin bir nedeni var. soba elektriği alıyor ve bana ısı olarak veriyor. sıcak çikolata tadını 'sıcak' olunca veriyor. götümün altındaki plastik sandalye götümü donduracağından üstüne minder koyarak oturuyorum vesaire.

    bunları anlatmamın amiline gelmeden önce bunları ben demiyorum, bunlar bilim dediğimiz arkadaşın söyledikleri. doğrudur yalandır ben bilmem.

    fakat işbu mefhum her nedense bir türlü amilini gösteremiyor. koyunun can kasabın et derdinde olması ve nefsi müdafaa * anlayışın onu, seni ve beni birbirinden ayırmıyor. seviyeyi ilkokul 3'ten yine 'koca adamlar' sınırına çekersem, artık 'onun geymboy'u yok, onla oynamayalım' diyor olman bende hafif bir matizlik yaratıyor. sersemliyorum.

    kafandaki ırk ve milliyet algıları nasıl bir düzlemde bilemiyorum ama tahmin edebiliyorum. sen sanıyorsunki bu sana söyledikleri tüm ambalajlı isimler, dayattıkları çehreler, gösterdikleri hayâller gerçek. sanıyorsunki götünden çıkan bok bile ırkdaşın. inanıyorsunki senden olmayan, sen olamaz. sen olmak, sen olunca mutlu olmak demek. senin egoizmin ve sokaktaki adam'a (evet bu özel isim, anla) takındığın aşağılayıcı tavır senin yarattığın bir evren. sen sorumlususun ve daha onlarca sene senin sorumluluğunda olacak bunlar. ki vicdan denen olguyu bir tek izlediğin kahramanlık öykülerinde görüyorsun. bu tek taraflı bir dünya, naylondan. bir iğneye bakıyor, bir çentik'e. (özellerimi elleme [algı sorunlu olmayan alınmasın, bu ona değil. onla öpüşürüz sonra])

    burda vitaminini alman gereken ilk bardak. o bardak seni anlatıyor. sen şimdi ne yaptığını bilmiyorsun çünkü. senin için 'a' devrimle gelen alfabenin ilk harfi. ü hakkında hiç konuşmayalım. ki m burada lânetli.

    m'nin lânetlenmesini de yine sen ve senin gibiler sağladı ortanca kardeş. senin egonu yükselten o çok aydın, über yazar-çizer takımı ve 80 öncesini 80 öncesi yapanlar. meyvalarını toplamaya uğraşmadın bile. salt iki slogan ezberleyip ağbi ayağı çektiğin lise dönemin sana toplattı hasatı.

    ikinci bardağı olur da içersen alıp hatırlatmam gereken bir şey var. sen m'i 3 alıp da oda sıcaklığı gibi uygun koşullarda kullanırsan senden güzeli yok. ama o m zaten senin karşı olman gereken bir şey değil benim tarafımdan bakınca. fakat sen bakmayı bilmiyorsun. m'i f'leştiriyorsun ki bu en büyük hatan varoluşundan beri yaptığın.

    üzülecek bir şey yok ama, m ile f bir gün birbirinden ayrılır mutlak surette. ayrılır ayrılmasına ama bir çok can yitirildi şimdiye kadar onlar birbirinden ayrılacak diye. üzücü olan bir çoklarının ilk bardağı fondip yapmadan önce birilerinin götündeki donu sıyırıp oh, oh'laması.
    0 ...