yalnızlığın anlaşıldığı anlar

entry5826 galeri video6 ses1
    1258.
  1. Bavulları hep toplu durmalı insanın...
    Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...
    Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vaz­geçmeli...
    ihanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...
    Yalnızlığa alışmalı...

    Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma, günümüz borsasının değer kaybeden hisse senet­lerinden biri artık...
    Bireyin keşif çağı, geride kı­rık dökük yalnızlıklar bıraktı.
    Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır.

    işte o yüzden alışmalı yalnız­lığa...
    Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşı­lan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...

    Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına...

    "Yalnızlık paylaşılmaz/Paylaşmılsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne...

    Telesekretere "şu anda size cevap verebilecek kim­se yok" denmeli, "... belki de hiçbir zaman olmaya­cak..."

    Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...

    Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.

    Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür.

    O yüzden en sessiz gecelerde ''doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan...

    Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle he­saplaşmaya çalışmalı...

    Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır ol­malı...

    Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli...

    Sessizliği, sese dönüştürebilmeli...

    Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...

    Yollarla barışmalı...

    Yalnızlığa alışmalı...
    *
    0 ...