Yıllardır sevip, bağrımıza bastığımız tüm köşe yazarlarının ilk defa Recep Tayyip Erdoğan ile hemfikirde oldukları madde. Uluslararası Af Örgütü ve Avrupa Birliği, söz konusu maddenin derhal Kaldırılması görüşünde. Neden? Ülkenin belirli noktalarından şehit cenazeleri durmadan yağarken, toprağımız, varlığımız, bütünlüğümüz, türklüğümüz nato sempozyumlarındaki türkiye haritalarıyla bölünerek gösterilirken, yazar diye geçinen kuklalar Ermeni ağzıyla Türklüğe hakaret ederken, aydınların özgürlükçü duygularınından istifade edip "kaldıralım" diyen, hangi bayrağa selam verdiği belirsiz bir başbakan Ab'ye cici görünmeye çalışırken, yalnızca oyunu izleyen bir halk perde arkasında olup bitenleri bilmeden maddeyi faşistlikle suçlarken bilmezler ki aynı madde üç beş yazar dışında birçok vakada uygulandı, bilmezler ki maddede, "eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz" vurgusu, aslında eleştiriyle suç arasındaki ayrıma dikkat çekiyor, bilmezler ki bir demokraside, hakların sınırlandırılmasında orantılılık ölçütüne uyulması hayati bir önemdir. Orantılılık, bir eylemden doğan ya da doğması kuvvetle olası hukuka aykırı bir sonuç ile bunun önlenmesine yönelik yasal müdahale arasında bir denge, bir orantı bulunması anlamına gelir... Açık hakaret için gözünüzün önünde para yırtması, Atatürk büstü kırması, bayrak yakması mı gerekir? Papağan gibi "kalksın fikir özgürlümüz korunsun." diyenlere karşı, Vural Savaş'ın kararlığı ve Deniz Baykal'ın sözleriyle cevap vermek gerekirse; "hadi canım başka kapıya..."