yer: balıkesir otogarından susurluğa doğru yürüyüş mesafesinden 1 saatlik yol.*
tarih: zeytinli rock fest 2008'den 1 gün sonrası istanbul'a dönüş.
festival alanından istanbul'a gitmek için otogarlara gidilir lakin boş yer olmadığı anlaşılır. tren ile gitmek istenir lakin direkt istanbul'a tren yoktur o halde tek bir seçenek kalmıştır: otostop!
3 kafadar başlarlar yürümeye sırt çantalarıyla. festival alanından çıkıldıktan kısa bir süre sonra bir palio durur ve üç kafadarı alır. eskişehir anadolü üniversitesi öğrencisi olduğunu iddia eden bu genç balıkesir havran'a kadar götürür ve orada bırakır izmir'e gitmek için. havranda kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde dımdızlak kalan bu gençler yürür de yürür. yaklaşık 1 saat yürürler. bu sırada yine festivalden çıkan bir otostopçu yanlarında belirir o da fiat 124'den inmiştir ve o da istanbul'a gitmek istemektedir. "hey dostum bende rockçıyım rock frover" demektedir hakkarili olduğundan şüphelenen şahıs.ben * tekrar otostop çekmeye başlarlar lakin 4 kişi olunduğundan kimse arabasına almaya yanaşmakatadır haklı olarak. tek çare o son gelene yol vermek olduğundan ona gitmesi yolunda telkinde bulunulur. gitmemekte ısrar edince barbarlığa karar verilir ve bıçak gibi delici-kesici aletlerle tırsmasına yol açılır. evet o artık gitti biz üç kişiyiz. yine otostop çekilir ve arabaların durmaması üzerine ve havanın kararması ile bir benzin istasyonunda çadır kurmaya karar verilir. (bkz: benzin istasyonuna cadir kurmak/#3841007)
tam o sırada benzin istasyonuna gelen bir fiat ducato bu gençleri farkeder ve eğer isterlerse onları balıkesir merkez otogarına kadar götürebileceklerini söylerler. bu teklif sevinç çığlıkları ile kabul edilir arabanın arkasına geçildiğinde görülür ki kendileri gibi festivalden dönüş yapan 20-30 tane genç bu arabadadır hepsini toplamış abimiz götürüyor. bi an aklına organ mafyası olayı gelir tırsmalara yol açar. her neyse ilerde o dördüncü otostopçuyuda alır bu hayır sever abimiz. martı kaş jonny'e "bak olm abiden rica ettik seni de aldırdık bize borçlusun" geyikleri yapılır ve bu mal inanır. ducato'nun arkasında oluşan atmosferde 2 rocker ile daha tanışılır. 1 saatlik yolculuktan sonra balıkesir otogarına inilir toplam 6 kişi olmuşsunuzdur artık. burada o bıçak çekilen rocker olduğunu iddia eden martı kaş jonny "siz bana yardım ettiniz "arkadaşımla konuştum izmir'den gelecek bizi istanbl'a götürecek isterseniz gelin birlikte gidelim" der. bu teklif de memnuniyetle karşılanıp kabul edilir.
izmir'den gelmesini beklemeyelim diye yürüyerek balıkesir'den çıkılmaya çalışılır ve susurluk sapağına kadar yürülür saat 01:00 sularına kadar yürülür.
"arkadaşımın arabası küçük hepimizi alamaz" gibi bir cümle kuran martı kaş jonny o anda tüm nefretimizi kazanmıştır. ne diye oyun bozanlık yaptın ki şimdi mına koyim? bilseydik otogardan binerdik mal!!!
şimdi gelen tırlara otostop çekmekten başka çaresi kalmayan 5 genç ve bu martı kaş jonny'ye ne diyeceğini bilmez bir durumda otostop çekmeye başlarlar lakin kimse durmaz. bu dost canlısı martı kaş "siz durun bir de ben otostop çekeyim" der ve tek eli havadayken tek eli de göbeğini açmış bir vaziyette otostop çekmeye başlar. zaten kaşlarını falan almış göt şüphelenmiştim senden ibne!
evet ibneymiş bu martı kaş o anda başımdan aşağı kaynar sular inmişti lan düşünebiliyor musnuz bir ibnenin durduğu tıra bineceksiniz. mını ırzığını siktiğim ibnesi yaa bak yine aklıma geldi. önce duran tıra ducato'da tanıştığımız 2 arkadaşı bindiririz telefonlarını alırz ki istanbul'a geldiklerinde haberleşelim başlarına bir şey gelmediğinden emin olmak için. bindikleri tırın plakasını falan alınmış bir vaziyette yolladık çocukları. şimdi yine üç kafadar ve bir ibne kaldık gecenin bir buçuğunda susurluk sapağında. tırları durdurup bir şeyler söyledikten sonra bizleri çağıran bu martı kaş jonny "tırcılar sadece 1 kişi alıyorlarmış hadi içinizden biri çabuk gelsin adam bekliyor" demiştiştir ve o anda bir arkadaşımızı daha bindirmiştik tabi tırın plakasını aldık.
kaldık mı iki normal bir ibne. martı kaş jonny bir tırı daha durdurdu aynı şekilde sıra bana gelmişti. arkadaşımla helalleştikten sonra bindim arabaya tırın plakasını aldılar tabiki. tıra biner binmez tırı süren abimize "abi bak bu orospu çocuğunun ne olduğunu biliyorsun eğer beni de öyle sanıyorsan ineyim hiç boşuna birbirimizi kırmayalım" dedim ve 60-65 yaşlarındaki süper mario'ya benzeyen tırcı amca "yok evladım biz insanı yüzünden tanırız" dedi kahkaha atarak. korktuğumu anlamıştı belliki. kim korkmaz lan heran götü verebilirsiniz mına koyim!
ve yolculuk başlar tabi bir yandan sevgiliyle mesajlaşılıyor durum kendisine bildiriliyordur. süper mario kılıklı tırcı amca "yanlış anlamazsan bir şey diyeceğim şu ortadaki çantayı arkaya atar mısın" diye bir şey söyledi. iyice işkillenen ben cebimdeki bıçağı çıkardım ve onun görmeyeceği bir şekilde yanımda hazır tuttum. evet o anda en ufak bir falso hareketinde sokabilirdim. hani lan omuzunda sinek varmış diye omuzuma dokunsa pat diye sokacağım. biliyorum aptallık giden arabada şoförü bıçaklamak ama n'apalım olm bu götü yolda bulmadık biz.
tabi dedim ve arkaya attım sırt çantamı. sonra bir kahve yap da içelim dedi kahve makinasını göstererek. yaptım kahveyi bir ona bir kendime ve ilk onun içmesini bekledim, o içtikten sonra ben de içtim ki uyumayayım. tabi o sırada sevgilim mesaj atıp duruyor "aşkım sakın uyuma bak uyursan ayrılırım" diye... ben göt derdindeyim kızın dediğine bak mına koyim!
sonra bursa'ya oradan da kocaeli'ne girdik. kocaeli'de bir lokanta da durduk ve yemek söyledik. ben de çok açım ve hesabı ben ödeyeceğim diye bir sürü yemek söyledim adama da kendime de. sigara falan aldım kola falan aldım ki arabada içer süper mario kılıklı tırcı amca. yemek bitti çaylarımızı içtikten sonra baktım hesabı o ödüyor! lan dedim oha dedim bu niye durup dururken hesap ödüyor dedim yoksa benden bir çıkarı mı var dedim! "yok abi vallaha olmaz ben ödeyeceğim ölümü gör" direktiflerime rağmen o süper mario kılıklı tırcı amca ödedi hesabı. artık daha çok tırsmıştım "ulan bu benden bir şey mi bekliyor mına koyim" diyorum içten içe.
sonra istanbul'a yaklaşırken içim de bir mutluluk bir huzur ki sormayın gitsin. boğaz köprüsünde uyuya kalmışım mına koyim. uyandığımda seyrantepe civarındaydık. hemen sağa çek süper mario kılıklı tırcı amca dedim. o da çekti helalleştik bol bol dua ettim kendisine ve sabah 5 gibi levente kadar yürüdüm. oradan da eve gittim ve uyudum. *
not: bu anlattıklarımda en ufak bir yalan-abartma yoktur. hatta aklıma gelmeyen şeyler bile olabilir. götü zor kurtardık diyorum olm şakası olur mu bunun.