allah'ın varlığının kanıtlanması, beyhude bir uğraştır. zira islam inancında dünyaya gelişimizle başlayan imtihanın temeli, kanıtlanamayan, gözle görülemeyen, bilimlerle kesin olarak ispatlanamayan bir güce inanmaktır.
kuvantum fiziği de dahil tüm bilimlerde yapılan çıkarımlar ve tespitler ise, allah'ın varlığının tasvirleridir. temelde yatan heisenberg belirsizlik ilkesi de dahil olmak üzere kuvantumdaki kurallar, belirli postülatlara, yani öngörülere dayalıdır. baştan kabullenilmiş yargıların olduğu bir bilimdeki sonuçları ise -en azından dini açıklamalar için- istediğiniz gibi şekillendirebilirsiniz. kuvantum fiziğinde elde edilen ve edilemeyen bulguları bir kişi allah'ın varlığının ispatına yorarken, diğeri orucun bünyeye faydalarına, bir başkası ise koşuyoluna atılan diyagonal pasların gerekliliğine yorabilir.
öte yandan, kuran'da da geçtiği üzere, allah istese tüm insanları yalnızca hakk'a ibadet eden tek bir topluluk halinde yaratabilirdi. herkesin gerçeği açık seçik görmesi sağlanabilirdi. ancak bu tercih edilmemiştir. o nedenle de başta dediğim gibi, böyle bir ispat uğraşı, ister kuvantum fiziğini ister yarın öbür gün popüler olacak başka bir bilim dalını kullanarak yapılsın, boşadır, sadece tribünlere oynamaktır.