nazım hikmet ran

entry2956 galeri video22 ses1
    69.
  1. kan konuşmaz isimli romanının yeni yayınlandığı dönemde son posta'ya verdiği röportajdan bir bölüm:

    "- romanın adı kan konuşmaz... bu tezi müdafaaya kalkışmanıza bakılırsa, kanın konuştuğunu iddia edenler de var?

    - faşistler, yani ırkçılar için, ırklar aşılmaz duvarlarla birbirlerinden ayrılmışlardır. yine onlara göre her ırkın bütün fizyolojik ve psikolojik vasıfları, damarlarında taşıdıkları kanla tayin olunur. onlarca yalnız bu kadarla da kalmaz. ve mesela ırk nazariyecisi gunther der ki:

    '- dünyanın her tarafında, her kavimde ve ırkta, idare eden sınıfların, idare edilen sınıflardan farklı bir bünye teşekkülüne sahip olduklarını kabul eylemek lazımdır...

    mesela garp kavimlerinin yüksek sınıflarında vestefalyen, nordik yahut dinarik kan çoktur. halbuki aşağı tabakalar, daha ziyade alpin ve balt kanını taşırlar.'

    içtimai sınıfların teşekkülünü, psikolojisini bile kanla anlatan bu nazariyenin hangi menfaatleri ifade ettiği üstünde duracak değilim. çünkü alman faşizmi ve ırkçılığı adıyla çıkardığım kitapta bu mevzu üzerinde kafi derecede durdum.

    ...

    mesela afrika'nın göbeğinden gelen zenci bir bebek, berlin üniversitesi profesörlerinden birinin evinde yetiştirilsin. zenci bebek büyüdüğü vakit, ne aslan avından, ne büyücülükten, ne kavga danslarından söz eder, ne de bunlardan bir şey anlar.

    buna karşılık, bir alman çocuğu, bir afrika kabilesinin içinde büyütülsün, görülecektir ki o da goethe'den, schiller'den, hitler'den hiçbir şey anlamayacaktır.

    paşazade bir bebek esnaf muhitinde büyütülsün: damarlarındaki o asil (!) paşa kanına karşın düşüncesinin içeriği, içinde bulunduğu çevreyle belirlenmiş, esnaflaşmış olacaktır.

    bir esnaf çocuğu, paşa konağında yetiştirilsin; yine görülecektir ki üvey paşababasıyla beraber esnafı ve halkı bir adam olmaz kuru kalabalıktan başka bir şey sanmayacaktır."
    6 ...