her insanda olan bir eşiktir. o eşiği geçtikten sonra kimsenin gık demesine katlanamaz, konuların uzatılmasından dolayı sinir krizlerine girersiniz. evet, artık sinir krizi bir tık ötenizdedir. zamanında ne kadar anlayışlı, ne kadar makul, pamuk bir insan olursanız olun; tahammül eşiğinizi aştıktan sonra sinir hastası gibi dolaşmanız kaçınılmazdır.
boşverirsiniz, hiçbir tartışmaya girmezsiniz. sizi tartışmaya sokmaya çalışan aile yahut arkadaş herhangi bir insanı daha diyaloğun başında itin götüne sokar, uzaklaşırsınız.
isyan edersiniz, bugüne kadar varolan bütün neşenizi, hayatı güzelleştiren bir insan oldğunuzu anımsar, o halinizden eser kalmadığını görüp hayıflanırsınız. düzelmek için beklersiniz. eski günlere dönmek için. yeni bir başlangıç lazımdır.
işin kötüsü de sizi bu hale getiren büyük ölçüde annenizdir. babanız öldükten sonra hepten sizin üzerinize kalmış olan anneniz sizin ruhunuzu, resmen ruh emici gibi emmiştir. dırdırıyla, takıntılarıyla ve halüsinasyonlarıyla size emzirdiği sütü burnunuzdan getirmiştir.
bunun üstüne bir de dikiş tutturulamayan anlayışsız ilişkiler, kıymet bilmeyen sevgililer, kafa siken arkadaşlar, hem okuyup hem çalışmak ve bütün parayı eve vermek gibi etkenler sizin sinirlerinizi saç telleri kadar inceltmiştir artık. zerre tahammülünüz yoktur. sinir hastası anneniz bile size yanaşmaya korkar olmuştur.
cinnet geçirenleri anladığınız an da bu andır aslında. insan denen mahlukata tahammülünüzün kalmadığı bu zamanlardır cinneti çözmeye başladığınuız zamanlar. aynaya bakarsınız, eskiden herkesi büyüleyen o gülümseme yoktur. gözlerinizden fışkıran hayat enerjisinin yerinde yeller esmektedir. size bir zamanlar hayran insanlardan biri olan teyzeniz, size sarılıp "sana ne oldu böyle" diye ağlar.
tek istediğiniz çekip gitmek. kimsenin size müdahale etmediği bir hayatı yaşamak. bu kadar zor mu? bu kadar imkansız mı?
bir insan henüz 20 li yaşların ortasında bu kadar yıpranabilir mi?
çilesi 9-10 yaşlarında başladıysa yıpranabilr. hayatı insanları idare etmekle geçtiyse, yıpranabilir.
tahammül eşiğini aşmış bir insana tek tavsiyem; yazmasıdır. yazdıkça rahatlar bu insan. kustukça rahatlar. yoksa cinnet kaçınılmaz.