gulbettin hikmetyar

entry13 galeri
    6.
  1. öncelikle buraya rte'nin dizinin dibine çöktüğü uluslararası uyuşturucu kaçakçısı, 6000 türkün katili ve türk düşmanı gulbettin hikmetyarla ilgili fotoğrafı basına yansıdığında havalanında yaptığı açıklamayı alıyorum;

    "(Erdoğan, Avusturya'ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamada bir gazetede yer alan fotoğrafıyla ilgili olarak yöneltilen soruya şu yanıtı verdi):

    ''Aslında bu sorunun cevabını dönüşte daha geniş vereceğim. Fakat kısa olarak cevap vereyim.

    Gülbettin Hikmetyar, tahminim 1985 yılları olan bu ziyaretinde ABD'nin desteklediği ve Afganistan'da ulusal bir kahraman olan, Afganistan'ın bağımsızlığı mücadelesinde bir insandı ve Türkiye'ye o zaman Afganistan'ın bir lideri olarak gelmişti. Ben de o zaman bir siyasi partinin istanbul il başkanıydım. Bu fotoğraf, bir aile içinde çekilmiş bir resimdir. Bu toplantıda çekilmiş olan resmi bugün malum zat, bir siyasi partinin genel başkanı olarak ve sahibi olduğu gazetede ve televizyonlarda yayınlatmak suretiyle yaklaşık 18 yıl önce olan bir olayı kendisi için ranta dönüştüreceğini zannediyor. Bu şekilde siyaset yolsuzluğu yaparak siyasette rant elde edilmez. "

    bir de şuna gözatın;

    "
    9 Jul 2003 Washingtonhaber

    Gulbettin Hikmetyar kimdir ?

    1980'li yıllarda Ruslar Afganistan'ı işgal ettikleri zaman buna
    mukavemet gösteren gruplara verilen genel isim Mücahit idi. Dünyaya
    ve Türkiye'ye uluslar arası ve ulusal basın aracılışı ile bu konu
    böyle tanıtıldı. Bunda Afganistan'ın içinde bulunduğu sosyal,
    kültürel yapının çok önemli bir rolü vardı. Ayrıca böyle bir
    isimlendirme yapılması özellikle sermaye sahibi Arap ülkelerine
    sempatik gelebileceği gibi, geri planda duran ABD siyasetine (yeşil
    kuşak,sonraki dönemde El Kaide, Taliban vs.) uygun düşüyordu.

    Türkiye gibi Müslüman bir ülkede elbette bu isimdeki, sarıklı,
    şalvarlı, sakallı(aslında geleneksel kıyafet ve görünümlü), eli
    tüfekli mahalli gerilla Mücahit çok sempati toplamıştı. Halkımız -
    dikkat ediniz yöneticiler, idareciler, siyasi parti ve teşkilat
    başkanları vs demiyorum- sadece halkımız bu şahısları vatanını dinini
    savunan, tek bir hareket altında birleşmiş MÜCAHiTLER olarak
    görüyordu. Bazı cemaatlerde, bazı yerlerde çeşitli toplantılarda
    kampanyalarla paralar toplandı, nakdi ve ayni yardımlar yapıldı.

    Bu ıslam adına iyiniyetle yapılan yardımların, kimlere, hangi
    temsilcilere, nasıl ve ne şekilde ulaştırıldığı, kimlere destek
    verildiği konusunda tek açıklama MÜCAHiTLER `di.

    Ancak Afganistan'ın gerçeği tam öyle olmadığı gibi, çeşitli gruplar
    çok çeşitli ideolojiler mevcuttu. Önce her yerleşim bölgesinde
    değişik etnik grupların küçük direnişleri giderek Afganistan çapında
    değişik partiler adı altında daha organize olmaya doğru gelişme
    gösterdi. Bu Mücahitlerden bir grubun başına bir zamanın Mao'cusu
    Ahmet şah Mesut lider olabiliyordu.

    Burada Mücahit kavramını tartışmıyorum. Ama bir parantez içinde
    Afganistandaki bu isimlendirmenin dışarıda nasıl anlaşıldığı,
    göründüğü veya gösterildiği hakkında kısa bir bilgi vermek istedim.

    Rusların Afganistan'a giriş bölgesi Güney Türkistan diye tabir
    ettiğimiz Afganistan'ın kuzey bölümüdür. Buralar herkesin bildiği
    gibi Türk Bölgesidir. Burada Özbek ve Türkmen ğşırlıklı bir Türk
    nüfus vardır. Çatışmalar ilk buralarda başlar. Direniş burada olur.
    şehitler burada verilir. Bu sırada mesela Peştunlar büyük bir
    çoğunlukla Pakistan'a kamplara geçerler. Ruslara karşı direniş ve
    mücadeleyi ağırlıklı ve öncelikli olarak Güney Türkistan'ın yerli
    halkı yani Türkler, yani kardeşlerimiz verir.

    Fakat Afganistan'ın kuruluşundan itibaren muhtelif sebeplerle dış
    güçler tarafından hakim kılınmaya çalışılan Peştun unsur
    (Krallık,Cumhuriyet, Sosyalizm, Rus Savaşı, Taliban dönemi ve bu gün
    hep yönetimde oldular ), burada da mücadeleyi veren ve yönlendiren
    güç olarak gösterilmek istenmiş ve büıük ölçüde de başarıya
    ulaşılmıştır.

    Afganistan'daki Peştun liderlerden birisi de Gulbettin Hikmetyar'dır.
    Halen hayattadır.

    Hikmetyar Talibanla iyi geçindi, Amerikanın Operasyonu sırasında ise,
    Taliban ve El Kaide'den yana tavır aldı. şu anda Kabil Hükümetine ve
    ittifaklarına muhalif.

    Tarifi kısaca şöyledir;

    Koyu Peştun Milliyetçisi.

    Tam bir Türk düşmanı.

    Zalim, acımasız

    Afganistan'daki önemli uyuşturucu tacirlerinden.

    Diktatör.

    Cahil.

    Bu şahıs Türkiye'de yukarıdaki kimliği ile değil Afgan Mücahit Lideri
    olarak tanınmaktadır. Malum bir çevre için Afganistan Cihadı'nın tek
    temsilcisi vardı o da "Hikmetyar". O zamanlar Türkiye'den bazı
    çevrelerden yoğun destek görmüştü. Sinsi gülüşü, ağır bakışları,
    geleneksel Afgan kıyafeti (bizimkiler onu ıslam'a uygun giysi
    sanıyorlardı) söylemi ile Afganlı mücahit kardeş. Zaten bir mücahit
    komutan da Türkiye `de parti başkanı değil miydi ? Muhabbet o kadar
    fazlaydı ki,Hikmetyar adına Farsça slogan atmayı bile öğrenmişlerdi.
    Ama bu şahsiyetin en büyük uyuşturucu patronlarından birisi olduğunu
    bilmiyorlardı !

    Türkiye'de Afganistan'daki Türklerin mücadelesi, sorunları
    anlatılırken, bu durum malum çevreler tarafından ırkçılık olarak
    nitelenmiş ve bu meselenin sözcüleri hedef gösterilmiştir.

    Burada konumuz ile ilgili olarak Suudi Arabistan'da yaşanan bir
    olaydan da bahsetmemiz gerekir.

    O tarihlerde Afganistan'da Rahmetli Azat Beg başkanlığı altında
    mücadele veren Güney Türkistan'daki Türklere Suudi Arabistan'a
    yerleşmiş Türkistanlılar para toplayıp cephede, savaşta Ruslara karşı
    kullanması için yardım yolluyorlardı. Bu birkaç kez devam ettikten
    sonra, Özellikle Peştunların yaptıkları yoğun baskılar ile Vehhabi
    Suud Türkistanlıların bu şekilde yardım toplamalarını kesinlikle
    yasaklamıştır. yardım toplanırsa sadece Suudların istediği yere
    verilecekti. Tüm dış yardımlar, buna Türkiye'den giden Kızılay
    yardımları ve diğer yardımlar dahil özellikle Peştun ve Tacik'lerin
    idaresine verilmiş ama özellikle Türk Bölgelerine ve Türklere
    ulaştırılmamıştır. Bu en son Amerikanın yaptığı müdahale sırasında da
    böyle olmuştur.

    Ne yazık ki Afganistan'daki Rus savaşı sırasında kendi kardeşine
    yabancı davrananlar, Taliban iktidarını, Afganistan kurtuldu şimdi
    sıra Türkiye'de diye kutlamışlardı. Ama kutladıkları o Taliban'ın,
    içinde El Kaide'ıi de barındıran o Taliban'ın, Mezar-ı şerif kentine
    girdiğinde Türklerden sadece bir gecede 6.000 kişiyi katlettiğini
    görmezden, duymazdan geldiler. Afgan Arapları diye bir tabir
    kulaklarına çok hoş geldi. Ne işi vardı Arapların Afganistan'da.
    Pakistan'la ıslam kardeşliği, Peştunlarla Mücahit geçmişleri vardı.
    Pakistan'da medreselerde yetiştirilen, Pakistan ıstihbaratı (ıSı)
    destekli , Dost ve kardeş ülke Pakistan ordusundan asker ve subay
    destekli Taliban ve turbo güç El Kaide, Türklere katliam uygularken
    hiçbirisinin sesi çıkmıyordu. Ama ne vakit Taliban'a yaptığı
    katliamların hesabı sorulunca o zaman başladılar. ınsan hakları,
    katil Dostum demeğe. Ey kendine yabancı kafa Dostum senin kardeşinin
    hakkını sordu. Türkler katledilirken insan hakları yok, ama iki üç
    terörist arap vesair millet savaşta ölünce insan hakları. Böyle mi
    yazıyor kitapta. Böyle mi kardeşlik anlayışınız. Hiç acımadılar
    Türkiyeden ana baba evlatlarının El Kaide aldatmasına kanıp
    Afganistan'a gitmesine ve ABD'e tutsak düşmelerine. Öyle ya cemaatin
    çocukları belirli adreslerdeki kurslara, kendi çocukları özellikle
    Amerikan Üniversitelerine değil miydi. Üstelik Cemaat'de dut yemiş
    bülbül misali hiç sorgulamıyordu kendilerini, cefa bize, neden sefa
    hep sizlere diye. Mercedesler sizlere, akbil cemaate.

    şimdi o kişilerin dizi dibinde oturup, ağızlarının içine bakan
    milletimizin temiz hisleri ile toplanmış paralar ile ceplerini
    dolduran Suud kafalılara sormak gerekir, pişman oldunuz mu diye ?
    ıçinizde hiç mi milli his yoktu. Elin yabancısı yapsın ama,
    yabancıya kardeşlik, kardeşe yabancılık yakıştı mı diye? `Fakat
    bilemiyorum ki Türk Milleti bile diyemeyen ağızlar bu sorulara cevap
    verebilir mi ?` "

    Hakan Demir.
    2 ...