biraz ikinci plana atılmış olmalarından kaynaklı olduğunu düşündüğüm mevzu. sinemada, özellikle türk sinemasında bir çok örneği vardır bunun. filmin başına oturulmuştur izlenirken o figüranın önceki filmde de çok başarılı bir oyunculuk çıkardığı anımsanır ve akabinde aile fertlerince isim bulma telaşı söz konusu olur. klasik bir türk evi sendromudur bu. çoğu zaman da ortak bir payda da buluşulmaz. isimler birbirine karışır, fikir birliğine varılmaz. onun ismi bu değil sen zaten her şeyi çok bilirsinlerle konu tatlı bir harereti de beraberinde getirir.
aslında hakikaten iyi oyunculuklar söz konusudur bazıları tarafından. lakin belki de hayat yürü ya kulum dememiştir diye düşüncelere sevk eder beni bu adamlar. hayata dair bir ikincillik söz konusu çünkü. gerçi bu ikincilliği hiç hak etmemeleri ve de sinemanın gerçek emekçileri olduklarını görmezden gelemeyiz. bu kapılar ardında kalan yaşam serüvenleri heyecanlandırır her seferinde beni. niceleri var, bir çok filmi gizlice kurtaran.nicelerinin de isimlerinin jenerikte küçük harfle yazılamayacak kadar büyük oyuncuları var. ve hala keşfedilmeyi bekliyorlar umarsızca.