Savunma içgüdülerimiz arasında en baskın olanı ve diğer tüm duygularımızın temel aracıdır. Canlı olmanın gereği olan sosyalleşme ve iletişim savunmayı öncelikli konuma getirmiştir. Tüm canlılar arasında bir savaş vardır adeta. Doğadaki diğer canlılar gibi ilkel ve gözle görülebilir daha doğrusu savunmasız değildir savunma güdüsü insanlarda. O kadar bilinçdışına itilmiş , değeri o kadar artmıştır ki , sandıkların en sağlamlarıyla , şifrelerin en komplekslileriyle saklanmıştır davranışlarımızda.
Ancak tüm bu şifreleme sisteminin bir kez olsun sistematiği çözüldü mü gerisi çorap söküğü gibi gelmekte ve sanki tüm bireylerde aynı şekilde ve aynı uzman tarafından şifrelenmiş gibi görünür.
Toplumun sahip olduğu değer ve yargılardır bu uzman kişi. Öğretmenlerimizdir bu uzmanın adresini verenler. Olaylara bu şekilde bakıldığında bu şifrecinin nasıl ortaya çıktığı ve onun kimin yarattığı konusunda doğadaki canlıların ve birbirleriyle etkileşme sebeplerinin neler olduğu incelendiğinde Ben in bilgilenmeye ne gözle baktığına ve bilgiyi ne amaçla kullanıldığına değinmemiz gerekir.
Ben Güvende olmak ister. Güvende olmak bilmek ister. Bilinmeyen sevilmez. Bilinmeyen korkutucudur. Çünkü bilinmeyen kaosun ta kendisidir. Kaos ise bilginin tek kaynağıdır. Birey burada ana baba himayesinde iken girdiği kaosları yeterli bulmakta daha doğrusu bilinmeyenden uzaklaşma eğilimi göstermekte ve sahip olduğu tamamı dıştan gelen ve dayandığı yer içgüdüler olan bilgi ile yetinmektedir.Bu duruma ise “ ben böyle mutluyum ” kılıfını geçirerek de kendini kandırma yoluna girmesiyle girmesi muhtemel kaos ortamlarından uzaklaşmaktadır.
Bu durumda birey kültürünün el verdiği ölçüde yaşamakta ve karşı çıkabildiği savlar da sadece daha önceden belleğine kaydettikleri olmaktadır. Böylece bir kısır döngü içine girilmekte zamanla da bu kısır döngünün saydam duvarları en sağlam güç kalkanı ile kaplanarak bireyi ışıksız karanlık ve içinden çıkılması imkansız bir odaya hapsetmektedir.
BEN BÖYLE MUTLUYUM UN HAZiN SONU
Ben böyle mutluyum ; cehaletin bu kadarı tahsille olur denebilecek bir söylem , bir savunma aracı. O öyle bir yaratık ki ; Ben her şeyi biliyorum ; u içine alır. Kendinden emindir. Ancak durum hiç de öyle değildir. Tiksinti uyandıran bir iyi geceler öpücüğü gibidir. Uykusu gelmemiş bir çocuğu yatırmaya çalışan bir anne inadı vardır onda.
Tamamen iyi niyetli ancak bir adım ötesini göremeyecek kadar kör gözlere , sağır kulaklara sahiptir. Ben böyle mutluyum , başka bir Ben böyle mutluyum ile karşılaşıncaya dek bu tavrını sürdürecektir elbet.
Hayat sirkinde yaşam ipinde cambazlık yapıyorken karşıdan gelmekte olanla karşılaşınca ise Benlerin savaşı başlayacak , en ilkel içgüdüler darbe aldıkça Ben böyle mutluyum un inanç kurşunları tükendikçe , sürekli kendi benliğinden bir şeyler kaybettikçe önce Sen ne istiyorsun ara formuna geçiş olacaktır. Daha sonra ise Doğrusu ne evrimini geçirerek yeniden doğacaktır.
Böyle bir durumda Ben böyle mutluyum un gelişimi böyle olacaktır. Ancak değişim için zarar görmesi gereklidir midir? Tercihlerin bilinçli yapılması dileği ile . . .