orta öğretimden sonra başlayan üniversite hayatının insana kattıklarıdır. iş bu entry üniversiteye yeni başlayacak olanlara tavsiye niteliği de taşımaktadır.
+ üniversite'nin ilk öğrettiği gerçeklerden biri yalandır. arkadaşlara, aileye, hocalara, bakkala önünüze gelene yalan söyleme kabiliyetine sahip olmanız gerekir. zira parasız kaldığınızda bakkala veresiye yazdırırken, gitmemeniz gereken bir yere, gitmemeniz gereken bir saatte giderken ailenize, derslerden kalma riskiniz olduğunda hocalara, bilimum ibnelik için arkadaşlara yalan söylemeyi bilmeniz gerekir. çok saftirik olmayacaksın yani, biraz yanar döner olacaksın. peki yalan nasıl söylenir derseniz, e güzelim sözlükteyiz. yaz başlığı bul. benim yalan söyleme konusunda tek dikkat ettiğim şey, yalan söylemeden önce söyleyeceğim yalana kendimi inandırırım. deneyin işe yarar.
+ üst makamlara itiraz etmeyi öğrenmektir. daha önce bunun hakkında bir entry (#4959552) yazmıştım. gelelim işin özüne. üniversite okuyan insanların bir çoğu şu anda türk milleti (türk milleti dedim, pkk sempatizanları gerisini okumasa da olur. eksi butonu aşağılarda bir yerlerde) koyun, başımıza çoban gerek falan diyorsa bu yüzdendir. zira ilk seneler hiç sesi çıkmayan adamın son sene okulu uzattığını öğrendiğinde "ağzıma sıçtınız lan" diyerek 2 hocayı birden dövdüğüne şahit oldum ben. insan kendince tepki veriyor tabi. arkadaşlardan isyan bayrağı çekmesini beklemiyor, başkalarının önder olarak çıkmasını beklemiyor, belirlediği cezayı kendi kesiyor. arabasına defalarca asit döküldüğü için okula hacı murat ile gelen hocamız var lan bizim.
+ her şeyden önce insan demeyi öğrenmektir. ama hangi insan? ülkemizin her şehrinden gelen, farklı kültürler, farklı gelenekler ile büyümüş, çeşitliliği barındıran insanların hepsiyle anlaşmanız mümkün değildir elbet. üniversite de benim gözlemlediğim üç tip insan modeli vardır. birinci insan modeli dediğim kısım: kibar, saygılı, ikili ilişkilerinde başarılı, karşılık beklemeden yardım edebilen, her eve lazım insan modelidir. ikinci insan modeli: sadece derslere odaklı olan, ikili ilişki dediğinizde cinsellikten bahsettiğinizi sanan, yardımseverlikten oldukça uzak (not saklar böyle tipler), yurttan okula, okuldan yurda hayatını devam ettiren modeldir. üçüncü tip; ki en uzak durulması gerekendir, üniversiteyi pavyon misali gören, okuyan her kızı nasıl yatağa atarım düşüncesinde olan modeldir.
+ akıl almaz kopya çekme yöntemleri öğretir üniversite insana. yıllardır okulu uzattığı dersi geçmek için saçlarını uzatıp buluğtut kulaklıkla ders geçmektir. mesela eline yazdığı kopyayı unutup, sınav esnasında söz istemek için elini kaldıran insanlar olmuştur. akabinde altı ay boyunca bir yazı yazması gerekmemiştir bu insanın. bu olay tecrübesizliğin bir sonucudur.
+ okulun bitmesine yakın hazırlanacak olan bitirme ödevi için yine akla hayale sığmayacak kopyala yapıştır teknikleri geliştirmektir. arkadaşım şu an adını hatırlayamadığım bir programı, tez konusunu içeren makalelerin hepsinden sırayla tek cümle alacak şekilde programlamış ve mükemmel bir tez çıkarmıştır ortaya.
+ sevdiklerinden uzakta kalmayı öğretir insana. bu yüzdendir ki üniversiteden sonra askere gidenlerin bir çoğu izin kullanmadan gelirler.
+ kısıtlı bir bütçe ile bir ay yaşamayı öğrenmektir. ve bu olay gerçek bir sanattır. elinize geçen parayı 3 günde bitirdikten sonra 27 gün boyunca parasız yaşamak kolay değildir zira. ama neredeyse her öğrenci bu olayı başarır.