geçen sene dükkanda şuan da takıldığım gibi bilgisayarın başına kilitlenmişken karşıma çıkıveren güzide sanatçı. benzin için şişe lazımmış efendim kendisine. işimi gücümü bıraktım karşıdan bir şişe buldum hemen. kendimden beklenmeyen bir hızlılıkla hareket etmem yüzümdeki tebessümlerle karıştı. karşılıklı bir saygı bakışı attık öyle. içerde ılgıt ılgıt the animals çalıyor. bu malum saygı içeren bakışmaların akabinde ona şişeyi uzattım. gülümsedi hayli yaşına binaen yıpranmış ve yorgun görünüyordu.evet evet beni o pozisyondan bilgisayarın başından transa geçmişken kaldırabilecek tek tük insandan biriydi. o ses yok mu? kapının önünde dikilmiş silüetiyle size mırıldanan o ses. saygılardan saygı duyma sebebi.