tartışma dışıdır. ancak kaç hafta gectiği belli olmayan bu konu üzerinden, çok argüman üretmek bir şeyler anlatmak anlamına gelmediğini de göstermiş oldu. inancının etkileşime acık olduğu durumlarından da bahsetmiş, en iyisi biz o konuya hiç giremeyelim. hangi etkileşime acık, ya da en azından, hiç değilse okunulanı, ''okunulması gerekeni'' bile anlayabilecek bir etkileşim için neredeyse, kırmızı kurdelalı davetiye cıkarmadığımız kalmış. ama ne gam, meğer arkadaş her türlü etkileşime acıkmış!
yeni argümanı ise, cihan hakimiyeti ve üzerine şekillenmiş kıymeti kendinden menkul bir zorlama yazı olmuş, ama ne anlatmış, neye değinmiş bilinmiyor, bilinmediği gibi de kendi yarattığı algısıyla bir şeyler yazdığını bile düşünmüş bu kişi. hatırlatalım öyleyse, bir konu üzerine tartışılıyorsa, daldan dala atlayıp topu taca atmayacaksın, yöneltilenlerin altını dolduracaksın... sonra geliriz fatih'e de, cihan hakimiyetine de ve daha neler nelere de.
küfrün can acıtıcı niteliği hakkında fikir de yürütmüş bu arkadaş. dedik ama, kaç yazıdır bu arkadaş yazılanları okumuyor diye, demagoji yapıp küfürle eşleştirilen bir tartışmaya, bir ara teşbihli bir acılım da yapmıştı bu şahıs. o nun için nelerin işe yarayıp yaramadığı noktasına değil, neleri sallayıp tutturamadığı noktasına bakarsa, işe yararlık noktasında daha faydalı olur. ki daha önce de sormuştuk bu soruları, merak edenler gecmiş entrylerden yola cıkabilir!
not: baya uzun bir süre olmuş; ancak belli ki arkadaşın ara ara, cihan hakimiyetlerine, fatih'e değinesi tutuyor, ilginç.