- atak yapamayan, sahaya hakim bir hücum anlayışı olmayan bir beşiktaş'ın, ligde değil 8, 28 maç bile üstüste kazansa oynacağı ilk avrupa maçında böyle yokları oynayacağı belliydi.
- bu maçta öncelikli olarak gol yememeyi düşünmek mantıklı. çünkü 1 tane yersen 3 tane gerekiyor. sayın hocam, sahaya tek forvetle çıktın, oyunu kanatlara hiç indirmedin, amenna. "ilk yarı gol yemeyeyim, ikinci yarı bir tane atayım" diye düşünüyorsun dedik. ama, krasic topu sağ üste astıktan sonra oyuna hücuma yönelik bir oyuncunun girmeyişi, oyuna hücum anlamında hiç müdahale edilmemesini nasıl açıklarız mustafa hocam ?
- bobo bu takımın as santraforu olmalıdır ve yanına nihat olur tabata olur bir forvet ya da fovete dönük orta saha oyuncusunun monte edilmesi gerekir. mert nobre'ye de artık ufaktan bir elveda demek lazım. git brezilya'da oyna dur işte.
- inönü'de beşiktaş seyircisinin inanmadığı bir karşılaşmanın kazanılması imkansıza yakındı. nitekim olmadı da. nerde fenerbahçe maçı nerde bu hayati maç ?
velhasıl, söylenecek laf çok ama pek gerek yok. biten bir avrupa macerası daha. nihayetinde, istediğiniz kadar iyi pas yapın, takım organizasyonunuz üst düzey olsun gol atamazsanız maç kazanamazsınız. futbolun bu en temel kuralının hafiyen işlediği karşılaşma olmuştur kendileri.
son söz;
kendimi tutamayarak, milos krasic demek istiyorum. yok böyle bir yetenek. müthiş bir sürat, harika top sürme kabiliyeti, muazzam bir son vuruş. neden bilmem, bana yıllar öncesinin rıdvan dilmen'ini hatırlattı. bügünlerin ise yeni lionel messi'sini. devre arası büyük avrupa takımlarından birine kesin gider diye düşünmekteyim.