yalıncı keseri gibi hep kendine yontan zihniyetin insan hakları evrensel beyannamesini bile yeri gelince nasıl kalkan olarak olarak kullanıp, milet bilincinden farklı şekilde belirli bir sınıfa ayrıcalık istediğinin açık kanıtı olan başlıktır.
evet yukarıda sayılan haklar insan hakları evrensel beyannamesi ile tüm insanlara tanınmış hukuki yetkilerdir; ancak bunun yanı sıra nedense 29. md.nin 2. fk. sı dikkate alınmamaktadır. ne demiş efendim bu madde bakalım:
--spoiler--
Herkes haklarını kullanırken ve özgürlüklerinden yararlanırken, başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ve demokratik bir toplumda genel ahlak ve kamu düzeniyle genel refahın gereklerinin karşılanması amacıyla yalnız yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olur.
--spoiler--
şimdi bu merkezde bahsedilen yasayla sınırlanmış ve yine yeri gelince hukukun evrensel ilkelerinden bahseden; ancak kendi bu ilkelere uymaktan imtina eden zihniyetin en önce bilmesi gereken ve medeni kanunumuzun ikinci maddesinde vücut bulan "dürüstlük kuralı" * bu bağlamda bakalım ne diyor:
--spoiler--
Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
--spoiler--
şimdi; hak gaspına uğradığını iddia eden zihniyet öncelikle ve asgari seviyede yasayla belirlenmiş dürüstlük kurallarına nekadar riayet ettiğini kendine sorsun. ondan sonra hukuktan, hukukun genel ilkelerinden, insan haklarından bahsetsin.
yasayı da bildirgeyi de bir kenara koyun insanın sadace insan olmaktan kaynaklanan yaşama hakkını töre cinayeti, kan davası vs. gibi tanımlarla ihlal eden zihniyet nekadar insan haklarına saygılıdır kendine bir sorsun.
vergi vermeyen, fatura ödemeyen, bakamayacağı sayıda çocuk yapıp sevgiden, saygıdan, eğitimden, ilgiden yoksun olarak akıbeti belli olmayan bir nesle imza atıp; gaspçı, tinerci, terörst, çeteci olmasına sebep olan kişiler öncelikle bu hakları talep ederken bir düşünsün.
sanki bu coğrafyada yaşayan ve farklı bir dil kullanan bir tek kendileriymiş gibi ana dil diye tutturup da açılan kürtçe kurslarına dahi katılmayan ve siz vatandaşsınız azınlık değil denmesine rağmen ayrıcalık isteyen zihniyet dürüstlüğünü bir sorgulasın.
vatandaşlık bağıyla bu ülkeye bağlı olmak istemeyip de anayasal kimlik hakkı diye tutturan zihniyet dürsütlüğünü bir ortaya koysun.
başbakanlar çıkaran, ekonomik olarak işadamı yahut sanatçı bağlamında her gün tv.lerde fink atan soydaşları olmasına rağmen siyasi ve ekonomik serbestiye diyerek artık miğde bulandıran zihniyet dönsün kendine bir baksın.
kültürel hakların bütünü ile kastedilen ayrı bir kültür ise ve bu coğrafyada yaşayan kültürden farklı ise tanınmayan bu haklar nelerdir açıklansın bizde bilelim.
herkes için varolması gereken din ve vicdan özgürlüğü sanki münhasıran kürtler için sınırlama altındaymış gibi belirli bir zümre için çığırtkanlık yapan çarpık zihniyet bir kez olsun acaba desin.
bölgeler arası adalet ve hakkaniyet diyen yüzsüz zihniyet ise allah için artvin'in, rize'nin, tokat'ın kastamonu'nun yada anadolunun kendince daha iyi bildiği bölgelerinin köylerine bir baksın. yolunu kendi yapan, suyunu kendi çeken, okulunu kendi diken, ekmeğini taştan çıkaran insanları bir görsün ve utansın.
yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve adem i merkeziyetçilik diyerek aslında federatif ve ayrıcalıklı bir yönetim isteyen uyanıklar ise bu adamları biz kendimiz kadar kadar salak sandık ama acaba yanıldık mı lan diye herkese sorsun.