dostoyevski'nin en çok ete kemiğe bürünmüş roman karakteridir. hayatım boyunca okuduğum romanlar arasında pek çok karaktere hayranlık duydum, pek çoğunun yerine kendimi koydum, pek çoğunu sevdim ve pek çoğundan tiksindim. ama raskolnikov öyle bir karakter ki, eminim herkes onda kendinden bir parça bulmuştur ve herkes romanı okurken bir yandan sinir olsa da, tiksinse de, içten içe bu psikopatı sevmektedir.
raskolnikov, daha yüksek bir amaca hizmet eden bir cinayetin kabul edilebilir olduğuna inanır. tefeciyi öldürerek hem dünyayı bir pislikten kurtaracağına hem de kendisini büyük bir dertten kurtaracağına olan inancıda bundan kaynaklanır. biraz üstünde düşününce çokta mantıksız değil aslında. hangimiz bize zorluklar çıkartan insanları bir an olsun öldürmeyi düşünmedik ki? tabi düşünmek farklı eyleme geçirmek farklı bir şey ancak yine de insanoğlunun doğası aslında raskolnikov'a çok uzak olmadığını basit bir örneğidir bu.